11.02.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
ÖMER Doyuran'ı HADEP Kongresi'nde bayrağı indiren olarak tanıdık. Polisler olaylı HADEP kongresi sonrasında onu Yalova'da tutuklayıp, kameraları çağırdı. Ancak Ömer Doyuran'ın bayrağı indiren değil, yerden toplayarak yerine asmaya çalışan kişi olduğu ortaya çıktı. Gerçeğin ortaya çıkması da Doyuran'ın tutukluluk günlerini sona erdirmedi. Doyuran'ın serbest bırakılması yaşamına kaldığı yerden devam etmesini sağlamadı.
Döndüğünde ailesine ait kahvenin kapandığını gördü. Aile Doyuran'ın vatan haini ilan edilmesinden sonra yaşadıkları çevrede büyük baskı görmüş, kahveyi kapatmak zorunda kalmıştı. Doyuran soyadına sahip olmak aile bireylerinin birçoğu için işsiz kalmak demek oldu.
Ömer Doyuran inşaat işçiliğine başladı. Ama o gün bugündür, Muş'ta yaşıyan karısı ve iki çocuğunu görmek için gerekli parayı toplayamadı. Yaşamının bir yandan "Bizimle çalış diye ısrar eden polis", öte yanda "Senin ailen milliyetçi sen bizden değilsin diyen bir grup" arasında sıkıştı. Tutukluluğunun sona ermesinden sonra parti yöneticileri de dahil, hiçbir kurumdan yardım almadığını söyleyen Doyuran, uğradığı mağduriyetin tanzimi için dava açmayı düşündüğünü ancak gerekli parayı bulamadığını ifade ediyor.
Ömer Doyuran tutukluluk günlerinde işkence gördüğünü de anlatıyor:
"Önce bayrağı indirdiğini itiraf et diyorlardı. Sonra bayrağı indireni tanıdığını itiraf et dediler, ama bayrağı indireni tanımıyordum. En sonunda Kürtsün deyip işkence yaptılar. Sigara veriyorlar. Bir nefes alınca sen dağa çıkmışsın sigara içişinden belli diye işkenceyi sürdürüyorlar. Beş gün süren işkenceden sonra bütün vücumu ilaçladılar. İşkence izlerini yok ettiler. Adli Tıp'ta doktora işkence gördüğümü anlattım, ama o vücudumda hiç iz kalmadığını söyledi."
Ömer Doyuran kongre gününü şöyle anlattı:
"Kongre günü Yalova İl Başkanı'yla Ankara'ya gittik. Kongrede görevim yoktu. Üzerimde ince bir tişört vardı. Belim ağrıdığından, görevlilere dağıtılan HADEP tişörtünü giydim. Partililere ayrılan yere oturdum. Tişört nedeniyle görevli olduğumu sanan biri, beni aşağıya çağırdı. Konuşmaların yapıldığı bir sırada, bayrağın indirildiğini gördüm. Yere düşen bayrak benden 20 metre ötedeydi. Sırrı Sakık `Neler oluyor, o bayrağı yerden kaldırın, partiyi kapatacaklar' diye bağırıyordu. Bayrağı kaldıran 5 - 6 kişiye katıldım. Kameraların bir anda çevremizi sarması üzerine diğer arkadaşlar uzaklaştı. Bayrak elimde kaldı. Sırrı Sakık ile Hikmet Fidan `Götür bayrağı as' dediler. Yüzü örtülü biri bayrağı asmama engel oldu."
Doyuran, bayrağın indirilmesi yüzünden partinin kapatılacağından endişelenmiş, ancak suçun kendi üzerine atılacağını hiç düşünmemiş. "Bu olay bir provokasyondur" diyenDoyuran şöyle konuştu:
"Polis bayrağı indirenlerin çok yakınındaydı, ama onları yakalamadı. Beni Yalova'ya kadar takip etti. Medyanın benim suçsuz olduğumu ortaya çıkarmasından sonra üzerime başka suçlar yıkmaya çalıştı. Şimdi hala çok tedirginim, sürekli takip ediliyorum. Ailem hala baskı altında."