The OthersMübarek yalvardı: Ne olur bekleyin

Mübarek yalvardı: Ne olur bekleyin

20.02.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mübarek yalvardı: Ne olur bekleyin

Mübarek yalvardı: Ne olur bekleyin


Mısır lideri Mübarek, nabız yoklamak için geldiği Ankara'da Türkiye'nin kararlılığını görünce, hemen Şam'a uçup Esat'ı uyardı. Bir kaç gün sonra haber duyuldu: "Apo, Suriye'yi terketti"


Terör örgütü PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirilişinin üzerinden bir yıl geçti. Öcalan'ın sonunu hazırlayan sürecin ilk adımını kendisini barındırıp kollayan Suriye'yi terk etmek zorunda kalışı oluşturdu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 12 Ekim 1998'de Suriye'nin pes edip Türkiye'nin isteklerine boyun eğdiği o günlerin, bugüne dek bilinmeyen öyküsünü anlattı.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, 16 Eylül 1998 günü Hatay'da sınır bölük komutanlığı ziyaretinde kimsenin beklemediği bir çıkış yapıp, artık Türkiye'nin sabrının kalmadığını tüm dünyaya duyurdu.
Orgeneral Ateş'in konuşması diplomatik çevrelere bir bomba gibi düştü. Çankaya Köşkü'ne peşpeşe gelen telefonlarda hep aynı soru tekrarlanıyordu:
"Savaşacak mısınız?"
Telefonlardan biri de Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'e aitti. Mübarek, Demirel'e merakla sordu:
"Ne oluyor?"
Demirel'in yanıtı kısa ve netti:
"Bu konuda çok ciddiyiz."
Türkiye'nin sonuna kadar gitmeye niyetli olduğunu anlayan Hüsnü Mübarek hemen Ankara'ya gelmeye karar verdi. Ankara ziyaretinin ardından Mısır Dışişleri Bakanı Şam'a gidecek, Suriye cephesinde görüşmeler yapacaktı.

Köşk'te kararlılık mesajı

Mısır Cumhurbaşkanı, takvimler 6 Ekim 1988'i gösterirken Çankaya Köşkü'nün kapısından içeri girerken olabilecekleri tahmin etmeye çalışıyordu. Türkiye ile Suriye'nin karşılıklı ödünler vererek ortak bir noktada buluşacaklarını umuyordu. Ancak Demirel'i dinlerken Türkiye'nin tavrının tüm tahminlerin ötesinde bir kararlılık taşıdığını anlamakta gecikmedi.
Hüsnü Mübarek, Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in de yer aldığı çalışma yemeğinde sözlerinin derin bir etki yapacağından emin ağır ağır konuşmaya başladı:
"Savaş çıkarsa Arap alemi size karşı döner. Sorunlarınızı diyalogla çözün."
Demirel, konuk Cumhurbaşkanı'nın sözlerinin bitmesini bekledi ve ardından dudaklarından tarihe bir not olarak düşen şu sözler döküldü:
"Biz 14 yıldır diyalog kuruyoruz. Ama her gün şehit cenazesi kaldırıyorum. Türkiye terörden çok çekti. Bundan sonra ızdırap çekmek istemiyoruz. Daha net ve açık ne söylenebilir. Ya bu bitecek, ya Suriye PKK'yı desteklemediğini ispat edecek. Türkiye'nin sabrı taştı. Açıkça söylüyorum iş çok ciddidir. Arap dünyasına karşı değiliz. Araplar da Suriye halkı da kardeşimizdir. Türkiye'nin Suriye halkına karşı düşmanlığı yoktur."

Mübarek Şam yolunda

Demirel, Türkiye'nin isteklerini içeren belgeyi de Mübarek'e aktardı ve son sözünü söyledi:
"Bunlardan bir tanesi bile eksik olmamalı..."
Mısır Cumhurbaşkanı, temaslarını tamamladıktan sonra Ankara Esenboğa Havaalanı'na gitmek üzere bindikleri helikopterde, Demirel'e dönüp "Sakın bir şey yapmayın. Bizden haber bekleyin. Dışişleri Bakanını Şam'a göndereceğim" dedi.
Ancak Mübarek'in içi rahat etmiyordu. Türkiye'nin Apo'nun Suriye'den çıkartılması için ne kadar kararlı olduğunu anlamıştı. Sözlerinin üzerinden iki dakika geçmişti ki tekrar konuşmaya başladı. Mübarek fikir değiştirmişti:
"Şam'a ben kendim gideceğim. Hafız Esat'a sizin görüşlerinizi anlatacağım. Üstelik hemen şimdi."
Esenboğa Havaalanı'nda bekleyen Hüsnü Mübarek'in uçağının personeli, hemen rota değişikliği yaptı. Şimdi istikamet Kahire değil Şam idi. Uçak yarım saat sonra Suriye'nin başkentine gitmek üzere Esenboğa Havaalanı'nın pistinden ayrıldı.
Mısır Cumhurbaşkanı, Ankara'nın havasını Şam'da Hafız Esat'a olduğu gibi aktardı. İki liderin görüşmesinin sonucu Ankara'da da merakla bekleniyordu. Bir gün sonra Demirel'in telefonunun öbür ucunda Hüsnü Mübarek vardı. Mübarek Demirel'e şu mesajı iletiyordu:
"Her şey istediğiniz gibi olacak..."
Hüsnü Mübarek'in telefonunun üzerinden çok değil, birkaç gün geçtikten sonra tüm dünya istihbarat örgütleri, hükümetlerine aynı bilgiyi veriyordu:
"Abdullah Öcalan, Suriye'den ayrıldı..."

Ateş'in ateş gibi çıkışı
Her şey, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş'in, Hatay'daki sınır bölük komutanlığı ziyaretinde yaptığı konuşmayla başladı. Orgeneral Ateş, "Artık sabrımız kalmadı" diye başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğer gerekli tedbirleri almazlarsa biz Türk milleti olarak her türlü tedbiri almak zorunda kalacağız. Bunu komşularımızın özellikle Suriye'nin çok iyi anlaması lazımdır. Türkiye tüm komşularıyla iyi ilişkiler içinde olmayı arzu ediyor. Ancak, başta Suriye olmak üzere bazı komşularımız, Türkiye'nin bu iyi niyetini suistimal etmektedir. Özellikle ismini açıkça söylüyorum, Suriye gibi komşular iyi niyet ve gayretimizi yanlış tefsir ediyorlar. Apo denen eşkıyayı destekleyerek Türkiye'yi terör belasına bulaştırdılar.
Türkiye iyi ilişkiler kurma konusunda gerekli çabayı gösterdi. Ancak, sabrımız tükenmek üzeredir. Her türlü fesatlıktan Suriye çıkmalıdır. Türkiye 65 milyonluk bir ülkedir. Kendi topraklarını koruyacak, bu fesatlıklara karşılık verecek güçtedir. Türkiye beklediği karşılığı almazsa, Türk milleti olarak her türlü tedbiri almaya hak kazanacaktır. Türkiye'nin verilecek bir karış toprağı yoktur. kimsenin toprağında da gözü yoktur."
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Orgeneral Ateş'in tarihi konuşmasını değerlendirirken, MGK'nın her toplantısında Suriye ile ilgili netice alıcı bir girişimde bulunulmasının tavsiye edildiğini vurgulayıp ekliyor:
"Ama daha çok diplomatiktir. Asker ise ne yaptığını her defasında hükümete söylemek zorunda değil."

Türkiye'nin 10 koşulu

Suriye'ye Ekim 1998'de gönderien belgenin başında, "ikili ilişkilerin temelinde şu ilkeler esas alınmalıdır" denilerek, bu ilkeler şöyle sıralandı:
* Karşılıklı egemenliğe ve toprak bütünlüğüne saygı,
* Sınırların değişmezliği
* Sorunların barışçı yollardan çözümü,
* Terörle mücadelede işbirliği,
* İnsan haklarına saygı,
* İçişlerine karışmama
* Kuvvet kullanmama
Belgede daha sonra bu ilkelerin nasıl uygulanacağına geçilerek, şu ifadeler kullanıldı:
* Uyuşmazlıkların barışçı yollardan çözümünü taahhüt etme.
* Terörist örgütlerin diğerinin aleyhine kullanılmasına izin vermeme,
* Uuyuşmazlıklara ve yanlış anlamalara yol vermemek için birbirlerine zarar verici faaliyetlerde bulunmama.
Belgede, bu ilkelerin kabulu ve uygulanmasının ardından, iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilebileceği, bunun ilk adımlarından birinin de ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi olduğu kaydedildi. Ekonomik işbirliğinin, daha sonra kültürel ve diğer alanlara kaydırılabileceği vurgulandı.

KEŞFETYENİ
Survivor'da adaya veda eden isim belli oldu!
Survivor'da adaya veda eden isim belli oldu!

Cadde | 16.05.2025 - 00:39

Survivor All Star'da düellolar oynandı, adaya veda eden isim belli oldu. İşte detaylar...

Yazarlar