22 Ağustos 1998
Nazire KALKANCIMalumunuz, moda olan her şey demode olmaya mahkumdur. Şöyle bir düşündüm de, şu yaşıma gelene kadar ben bile ne modalar görüp geçirmişim. Hepsini hatırlayabilsem, aşağıda toparladığımın 3 - 4 katı uzun bir liste oluşurdu.
Gariptir, bazı modalar belli bir yaş grubu ya da toplumsal kesim arasında yayılır. Bazen toplumun geri kalan kısmının söz konusu akımı ruhu bile duymaz.
Öğrenci modası böyle bir şeydir. Bizim lisenin forması gri renkti. Okulun resmi kıyafeti yalnızca Beyoğlu'nda bir mağazada satılırdı. Ama burada satılan formaların etekleri pililiydi, boldu ve biraz uzundu. Oysa kızlar arasında diz hizasında ve daracık forma giymek acayip havalı bir şeydi. Bunu giyen otomatikman "güzel" sınıfına sokulurdu.
Okul idaresi pek hoşlanmasa da daracık jileler özel olarak diktirilirdi. Forma altına ve içine giyilen çorap, ayakkabı, gömlek vs. de garipliklerden nasibini alırdı. Örneğin bir ara formanın üzerine beyaz ya da koyu lacivert Lacoste kazak geçirmek moda olmuştu. İlginçtir, bu saydıklarımın okul dışında hiçbir popülaritesi yoktu.
Bir çeşit kapalı devre moda anlayışı geçerliydi. Okullarda kimbilir şimdi ne çeşit modalar hüküm sürüyordur.
Üniversite yıllarımda Türkiye daha bir dışa açıldığı için, modalar da dış dünyayla daha bağlantılı hale gelmişti. Yine de Boğaziçi'nin kendi içinde bir modası her zaman olmuştur. Özellikle sosyete kantinine takılan bir Boğaziçili kızı dışarda hemen ayırt edebilirdiniz. Mesela, bir ara koyu renk - açık renk - koyu renk formülü geçerliydi. Bu anlayışın en sık rastlanan örneği siyah bluz, açık mavi kot, altına siyah bot şeklindeydi.Moda denilince en iğrenerek hatırladığım, '80'li yılların ortalarında çıkan alttan geçmeli streç pantolonlardır. Bunların ne versiyonları çıkmıştı. Altına düz topuklu papuç giyilince gene daha makul bir görüntü oluşuyordu. Ancak Ahu Tuğba ve Serpil Çakmaklı bu pantolonları bir de arkası açık - evet, yanlış okumadınız arkası açık - yüksek topuklu ayakkabılarla giyiyorlardı ki, aman Allah! Hem de topuk kısmı belli olan kalitesiz naylon çorapla.
Kadınlar alttan geçmeli pantolonların bacaklarını ince ve uzun gösterdiğine kesin olarak inandıkları için bayağı da uzun sürmüştü bu modadan kurtulmamız. Daha doğrusu pantolonlar vitrinlerden kalktığı halde Türk kadınları tarafından inatla giyilmeye devam edilmişti. Sanırım belli bir kesim deyim yerindeyse üzerinde parçalanıncaya kadar giydi. Galiba hala bazı semt pazarlarında satılmaya devam ediyormuş.
Arkadaşlarla birlikte dönemlerine göre bir zamanlar çok tutan "moda"ları sıraladık. Ortaya aşağıdaki liste çıktı. Kimbilir daha hatırlayamadığımız ne modalar vardı:
Lisede:* Aslanbaşı kesim
* Serpil Çakmaklı tipi kelebek saç tokaları
*
Altın ya da
gümüş künye takmak
* Her çeşit tulum
* Prenses Di'nin saçları ve kıyafetleri
* Converse
* Anorak
* Şalvar pantolonlar ve özellikle de kotlar
* Kuaförde 5 saat bekleyerek en kıvırcığından perma yaptırmak (o zamanki perma ilaçları şimdiki kadar etkili değildi, dolayısıyla çok beklemek gerekirdi)
* Körüklü tabir edilen ön kısmı kabarık deri çizme giymek
Üniversite yıllarımda:* Yanından pembe çizgi geçen streç Fioricci marka kot pantolonlar (yalnızca kızlar için)
* Vatkalı ceketler
* Kloş, kot etekler
* Pembe renk
* Naylon ayakkabılar
* Meç yaptırmak (bugünkü tekniklerin aksine saç rengi açılmadan, doğal rengin üzerine yapıldığından saçın bütünü yeşilimsi bir ton alırdı)
* Bodrum'da pirinç tanesine ismini yazdırmak. Mümkünse arka tarafına sevgilinin adını yazdırmak ve boynuna asmak
* Upuzun, diz hizasını geçen siyah süet çizme giymek. (Benim vardı ve siyah ince taytla giyerdim.)
* Büyük, sallantılı ve sarkıntılı küpeler