Vitrin İklim değişikliğine çözüm, enerji sektöründen geçiyor

İklim değişikliğine çözüm, enerji sektöründen geçiyor

30.11.2021 - 14:57 | Son Güncellenme:

Ufuktan yeni bir dünya enerji sistemi doğuyor. Son 30 yılda dünya enerji piyasasına baktığınızda, yüzde 80’i fosil yakıtlar, kömür, doğalgaz ve petrol. Bu hiç değişmedi ama bir değişim başladı ve hızlı bir şekilde devam ediyor. Bunun hızının ne kadar olacağını belirleyenlerden biri Glasgow ve akabindeki hükümet kararları olacak. İklim değişikliğine neden olan emisyonların yüzde 80’i enerjiden geliyor. İklim değişikliğine bulunacak çözüm, enerji sektöründen geçiyor. Diğer kalan yüzde 20 tarım vs. bunlar son derce küçük paya sahip. Bunun için de enerji sektöründe müthiş bir dönüşüme ihtiyaç var.

İklim değişikliğine çözüm, enerji sektöründen geçiyor

Dr. Fatih Birol, Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı

Haberin Devamı

İnsanlık bir seçim yapmak zorunda

Gerçekten emisyonların sıfıra gelmesi için tarihte eşi benzeri olmamış değişimler olması lazım. Bu muazzam iddialı ama hepimiz için önemli olan sıfır emisyon hedefine ulaşmak için insanlığın ya da enerji dünyasının üç tane ev ödevi var. Bu üçünü yaparsak ancak oraya geliriz. Birincisi, özellikle dünya için son derece kritik olan önümüzdeki 10 yıl içerisinde, yani 2030’a kadar şu anda piyasalarda olan, kullandığımız temiz enerji teknolojilerini çok hızlı bir şekilde artırmalıyız. Güneş, rüzgâr, hidroelektrik, nükleer, elektrikli araba ve enerji verimliliği. Şu anki hızlanmayı 3 misli artırıp, mevcut ispat edilmiş ve kullanılan teknolojileri artırmalıyız. İkincisi, şu anda piyasada olmayan ama araştırma geliştirme, deneme faaliyetleri olan yeni temiz enerji teknolojileri var, onları mümkün olan en kısa zamanda inovasyon yoluyla, hükümetlerin destekleriyle enerjinin bir parçası haline getirmemiz lazım. Örneğin Hidrojen, birçok hidrojen aplikasyonları, karbon yakalama teknolojileri, gelişmiş batarya teknolojileri, küçük mini modüler nükleer reaktörler. Özellikle 2030 civarlarında, bunları da mevcut enerji teknolojilerinin yanına getirmek lazım. Üçüncüsü, şu anda kullandığımız fosil yakıtların tüketiminde büyük bir düşüş görmemiz lazım. İnsanlık bir seçim yapmak zorunda.

Haberin Devamı

Dünyadaki bütün ülkeler Paris Anlaşmasını kabul etti, Türkiye’de de bu yasalaştı, bu son derece olumlu. Glasgow’daki Birleşmiş Milletler 26. İklim Konferansı’nda ülkelerin birçoğu 2050 ile ilgili emisyonları nasıl sıfıra indirecekleriyle ilgili hedefler koydu. Bu ülkeler hedeflerine ulaşırsa, dediklerini yaparlarsa bile dünyadaki hava sıcaklığı 1,8 derecelik artış gösterecek. Ama biraz daha yüksekte bir artış olsa bile artık Glasgow’dan, enerji dünyasına ve yatırımcılara son derece açık bir mesaj gitti. “Bundan sonra fosil yakıtlara yatırım yapmaya devam edersen, yatırım biraz riskli olabilir. Risk faktörü artık yatırımcıların kafasında özellikle kömüre ama diğerlerine de yatırım yapmanın riski artık hesaplara bir parametre olarak girdi. Bence bu Glasgow’dan çıkan en önemli mesaj.

Haberin Devamı

Yenilenebilir enerjinin daha da hızlanacağını düşünüyorum. Dünyada geçen yıl yeni inşa edilen bütün elektrik santrallerinin yüzde 90’ı yenilenebilir enerji. Yüzde 10’u kömür, doğalgaz vs. Bunun içerisinde güneş çok hızlı bir şekilde büyüyor. Sadece Avrupa’da değil, Hindistan, Çin, ABD, her yerde daha hızlı şekilde büyüyecek. Ayrıca 2019’da dünyada satılan her 100 arabanın 2 tanesi elektrikli arabaydı. Bu yıl itibarıyla dünyada satılan her 100 arabanın 7’si elektrikli. Ve burada Çin ve Avrupa Birliği başı çekiyor.

Nükleerde rüzgar tersine döndü

Bununla birlikte yıllardan beri nükleer enerjinin hem enerji güvenliği hem de iklim değişikliği konusunda, eğer doğru partnerler, doğru teknolojiler ve doğru regülasyonlar yapılırsa önemli opsiyonlardan bir tanesi olduğunu düşünüyorum. Fukuşima’dan sonra nükleer enerji konusunda hükümetlerden belli bir soğuma geldi. Ama nükleer enerji konusunda rüzgâr bence tersine döndü. Bunun nedeni de hem son birkaç aydan beri yaşadığımız yüksek enerji fiyatları hem de iklim değişikliği konusunda yenilenebilir enerjinin tek başına yetmeyebileceği, başka sıfır emisyon teknolojilerine gerek olduğu kavrandı. Öte yandan kömürün de bir iki yıl içerisinde artık bir daha geri dönmesi güç olan dünyada bir düşüşe girdiğini söylemek herhalde fazla abartılı olmaz.