Fenerbahçe'de açtığı Özel Gül Sunal Anaokulu ve Etüt
Eğitim Merkezi ile ev kadınlığından iş kadınlığına geçen Gül Sunal, seçtiği iş kolu sayesinde ailesinden kopmadan bir iş yapmanın zevkini yaşıyor. Doktor bir arkadaşı ve eşinin onayıyla bu işe başlayan Sunal, eskiden de yardım maksadıyla çalışan arkadaşlarının çocuklarını okuldan alıp evde baktığı için hiç zorlanmamış. Yuvada işin pedagoji kısmından çok kültürel kısmıyla ilgileniyor. İyi bir kadroyla merkezine profesyonel boyut kazandırdığını söyleyen Sunal, "Amatör ruhla profesyonelce bir iş yapıyoruz," diyor.
İki tripleks villadan oluşan merkezde üç kat anaokulundan oluşuyor. Yandaki iki kat da etüt eğitim bölümü. Anaokuluna 2 - 6 yaş arası çocuklar devam ederken, etüt bölümüne ilkokul dönemindeki çocuklar gelebiliyor.
Kendi çocukları da küçükken yuvaya giden Gül Sunal, bu yüzden olsa gerek o dönemde kendisini üzen aksaklıkları açtığı yuvadaki çocuklara yaşatmamaya çalışıyor. Bu yüzden de velilerin beklentilerini ve çocuklarla nasıl iletişim kurması gerektiğini açtığı yuvada en ince ayrıntısına kadar düşünmüş. Özellikle çocuk iletişimi konusunda iddialı olduğunu söyleyen Sunal, çocukların kendisini sevdiklerini, nerede durmaları gerektiğini de bildiklerini söylüyor.
Türkiye'de anaokulu kavramının tam olarak yerleşmemesinden yakınan Sunal, aileler tarafından çocuk yuvasının salt çocukların üşümediği ve karnını doyurduğu bir yer olarak algılandığını söylüyor. Bir okulun eğitimi nasıl, öğretmenleri nasıl, hijyene önem veriliyor mu işte tüm bunların velilerin hiç umrunda olmadığını belirten Sunal, yuvasına bilinçli velilerin gelmesini daha iyi hizmet vermek için istiyor. Bu konuda da önce velilerin eğitilmesi gerektiğina inanıyor. Sunal, yuvasına gelen çocuklara diğer anaokullarındaki gibi kırılmayan tepsilerle ve plastik bardaklarla
yemek yedirmiyor. "Yuvaya gelen çocuğun kendisine değer verildiğini hissetmesi gerek," diyen Sunal sözlerine şöyle devam ediyor: "Porselen tabakta yemek yesin, cam bardakta su içsin. Onu bir kere kırsın ama bir daha kırmamayı öğrensin. Tenekeyi zaten kıramaz, kıramadığı için dikkat etmez. Çatal bıçakla yemek yesin. Çocuklar tiyatroya, baleye gitsin. En azından bir kere görsün. Severse devam ederiz, sevmezse bırakırız. Müze, saray gezdirmek, haftada bir gün güzel bir restoranda yemek yedirmek istiyorum. Ailenin bu eğitimi desteklemesiyle de çocuklar için kalıcı bir eğitimi sağlamayı amaçlıyorum."
Etütün de yuva gibi Türkiye'de yanlış yapıldığını ve etüt merkezlerinin Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olması gerektiğini söyleyen Sunal, etüt bölümüne ayrı bir önem veriyor. Çünkü etüt merkezlerinin çocuğun okuldan sonra sadece ders çalışacağı veya yine çalışan annelerin düşündüğü gibi çocuğun soğuktan korunup, yemek yiyeceği bir yer gibi düşünülmemesi gerektiğinin altını çiziyor. İyi bir etüt merkeziyle çocuğun hem okula motivasyonu sağlanırken hem de rahat bir ortamda sosyal ve kültürel aktivitelerini yerine getirebilmesi gerektiğini belirtiyor.
Peki uzun yıllar boyunca seyahat etmek amacıyla bile çocuklarından ayrılmayan Gül Sunal'a bu konuda ailesi destek oluyor mu? Sorumuza, "Bana en büyük desteği çalışmama izin vererek yaptılar," diye cevap veriyor. Bu desteğin ardından da boş durmamış ve iyi bir animatör olduğunu düşündüğü oğlu Ali'yi yuvanın kadrosuna dahil etmiş. Yaz döneminde de kızı Ezo'yu yuvanın kadrosuna katma planları yapıyor. Eşi Kemal Sunal ise şimdilik sadece iyi bir müfettiş görevinde. Bir de çocukları çok sevdiği için her gün öğle yemeğini yuvada yiyor. Zaten yuvada yenen yemeklerin büyük bir çoğunluğunu Gül Sunal kendi elleriyle yapıyor.
Gül Sunal Anaokulu ve Etüt Eğitim Merkezi'nde fiyatlar çeşitlilik gösteriyor. Çünkü çocukların kimi haftanın her günü
yarım gün gelirken, kimi haftanın üç günü öğleden sonra geliyormuş. Ortalama fiyat aylık 100 milyon civarında. Etüt Eğitim Merkezi de yine yuva gibi çeşitlilik gösterdiği için fiyatlar geliş zamanlarına göre değişiyor.