Öğrenci affıyla ilgili tartışmalar daha uzun süre devam edeceğe benzer. Umarız, ne siyasi partiler olayı daha fazla sulandırırlar, ne de YÖK ve üniversiteler eski katı tutumlarını sürdürürler.
Af ve rektörlük seçimleri bir arada değerlendirildiğinde MHP, FP işbirliği giderek güçlenerek farklı boyutlara gidiyor.
Son af ve son rektörlük seçimlerinde daha da iyi görüldü ki, MHP üniversiteleri ele geçirmek için çok yoğun çaba içerisinde. Mevcut rektörlük seçim sistemi ve YÖK'ün katı tutumu da MHP ve tarikatlara arzuladıkları ortamı sağlıyor.
MHP, affı 1980'e çekerek kendi militanlarına sahip çıktığını gösterdi. Rektörlük seçimlerine de olağanüstü ilgi gösteriyor. Hatta adaylar bir bir Ankara'dan belirleniyor. MHP ve tarikatların yıllardır üniversitelerde kadrolaşmalarını seyreden YÖK ise şimdi telaşta. Seçimler, ekilen bu tohumların sonucu akademik ölçülerin çok uzağında gerçekleşiyor. Partizanlık ve tarikat gölgesi özellikle Anadolu'daki üniversitelerde kendisini fazlasıyla gösteriyor. Bu yüzden seçimlerde en fazla oy alan bazı adaylar, YÖK'ten veto yerse hiç şaşırmayın. Sona birileri çıkıp bu konuda YÖK'ü demokrasi düşmanlığı ile suçlarsa da gülüp geçin. Çünkü, her yönüyle eleştirdiğimiz YÖK bu konuda doğru adımlar atıyor. Partizanlığı ve uzaktan kumandalı tarikat müritliğini üniversitelerden uzak tutmaya çalışıyor. Ha, bu konuda ne kadar başarlı o tartışılır. Ama üniversitelerin, Türkiye'nin dünyaya açılan aydınlık yüzleri olmalarını istiyor ve bekliyorsak, bu konuda hemen herkese büyük görevler düşüyor.
Üniversiteler, partizanlığın ve tarikat şeyhlerinin talimatıyla hareket eden müridlerin değil, aklın, bilimin, çağdaşlığın kaleleri olmalıdır. Bu konuda da kesinlikle taviz verilmemelidir. Yoksa üzülen hepimiz oluruz...
Öğretmen kurulları
Partizanlık ve tarikat bağlantıları sadece üniversitelerde yok. Ortaöğretim kurumlarına da musallat oldu. Onlar, kendi taraftarlarına her türlü kolaylığı sağlayıp yüksek not ortalamalarıyla mezun ediyor. Öğretmen kurullarında 4, 5 zayıfı olanların geçmelerine olanak sağlanıp, gariban öğrenciler yine heba olmaya devam ediyor.
Öğretmen kurullarına bir ölçü getirilmelidir. Bırakın farklı okulları, aynı sınıftaki öğrenciler arasında bile farklı uygulamalar söz konusu. Gerçekten geçmesi gerekenler değil, arkasında birileri olanlar sınıf geçiyor.
Bu arada özellikle yabancı okulların da veli ve öğrenciye çile çektirdiklerini hatırlatmakta yarar var. Devamsızlık konusunda da müthiş çelişkiler yaşanıyor. Bazı okullar lise son sınıflarını bütün yıl tatil edeken, bazılarında 2 gün fazlalık yüzünden öğrenciler sınıfta bırakılıyor.
Özetin özeti: Öğrenciyi, veliyi, öğretmeni, ve bizleri çıldırtan ne af, ne de yönetmeliklere göre sınıfta kalan öğrenciler. Esas çileden çıkaran farklı uyulamalar ve akademik amaçların çok ötesine geçen planlı, programlı eğitim dışı kayırma, kollama ve ard niyetlerdir..
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr