Kırkıncı yılını kutlayan
Anadolu Üniversitesi dün
"2000'e merhaba" diyerek yeni "ğretim yılına başladı. Pırıl pırıl salonlar, pırıl pırıl "ğrencileri ve pırıl pırıl eğitim mekanları ile her adım atışınızda
"işte üniversite, işte kampus dediğin böyle olur" dedirtiyor.
Büyük kentlerde yaşayanlar için Anadolu'daki üniversiteler,
"taşra üniversitesi"dir. Görmedikleri sürece fazla bir anlam ifade etmezler. Oysa
Anadolu Üniversitesi benzeri yüksek"ğretim kurumlarımızın sayısı öylesine hızla artıyor ki, mutlaka görülmeleri gerekiyor.
Anadolu Üniversitesi'ne daha önce de defalarca geldim. Ama her gelişimde biraz daha gelişmiş buldum. 40 yıllık üniversite olmasına karşın ana kampus da dahil hala şantiye görünümünde. Sürekli yeni derslik, yeni laboratuvar ve yeni sosyal tesisler yapılıyor. Şehrin kuzeyinde kurulan
"2 Eylül Kampusu" yeni bir üniversite görünümünde. Mühendislik, Havacılık ve Beden Eğitimi bölümleri bu kampusta. Spor altyapısı en geniş üniversitelerden biri olmanın yanı sıra, hiçbir üniversitede bulunmayan havaalanı ve uçak filosuna da sahipler. Eğitim amaçlı 23 uçakları var. Seramik bölümü ise 2000'li yılların en popüler meslek adamlarını yetiştirme yolunda.
Orhan Oğuz'la başlayan
Yılmaz Büyükerşen ve
Akar Öcal'la devam eden yatırım havalesi şimdiki rektör
Engin Ataç'la yeni bir boyut kazanmış. Hoca, Amerikan kampuslarında ne varsa, bizde de o olacak diyor.
Açılış programı da etkileyiciydi. Rektör,
"Hedefimiz ilk 10 üniversite arasına girmek" derken "ğrenciler adına konuşan
Savaş Ekram, çıtayı iyice yükselterek
"Bize birincilik yakışır" dedi. Başka üniversitelerde hasret kaldığımız "ğrenci memnuniyetini
Anadolu Üniversitesi'nde fazlasıyla görebiliyorsunuz. Öğrenciler mutlu. Gözlerinin içi gülüyor...
İlk dersi
Uydu ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr.
Can Aydan verdi. Konusu da depremdi. O televizyonda izlemekten bıktıklarımızdan daha aydınlatıcı ve daha güven vericiydi. Deprem felaketi yaşanmadan çok önce
Eskişehir'i santim santim inceleyip deprem senaryoları geliştirip gereğini yerine getirmişler.
Anadolu Üniversitesi çölde vaha yaratmak gibi bir şey. Eskişehir'de böylesi bir üniversite yaratan bizler, neden
İstanbul'un göbeğinde, her şeyin çok daha uygun olduğu koşullarda daha iyilerini yaratamıyoruz, anlamak mümkün değil!..
Yazılacak o kadar çok not var ki, pek çoğu kaldı. Siz en iyisi mi yolunuz
Eskişehir'e düşerse üniversiteyi ziyaret edin. Kendiniz için olmasa bile çocuklarınız, torunlarınız için çok farklı bir seçeneği daha bulmanın mutluluğunu yaşamış olursunuz.
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr