Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Liselere giriş sınavı TEOG’da 5 bine yakın şampiyonun çıkması bir başarı örneği mi yoksa bir ölçme değerlendirme hatası mı?
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı bunun bir başarı olduğunu söylüyor. Ben ise tam aksini iddia ediyorum.
Sınavlar, başarılılar ile başarısızları sıralamak için yapılır.
Yoksa işin içinden çıkılmaz.
Örneğin binlerce öğrenci tam puan alırsa Robert, Galatasaray, İstanbul Erkek, Ankara Fen Lisesi gibi gibi gözde liselere nasıl öğrenci seçeceksiniz?
Örneğin 500’lük bir puan sistemi uyguladınız ve 5 bin öğrencinin 500 puanı var, öğrenciler neye göre sıralanacak?
Yönetmelik, eğer tüm koşullar eşitse, yaşı küçük olana öncelik verilir diyor.
Daha önce de süper liselere kurayla öğrenci alınmıştı.
Yine öyle mi olacak?
Olacaksa, böyle bir saçmalık olabilir mi?..
Dünyadaki hangi ciddi sınavda bu kadar birinci çıkar?
Yok eğer, birinci alan öğrenci sayısının artması bir başarı göstergesiyse, soruları daha da kolaylaştırın, 5 bin öğrenci değil, 500 bini tam puan alsın...
Peki o zaman, uluslararası tüm sınavlarda nal toplarken, Türkiye eğitimde çağ mı atlamış olacak!..

Sevinmemiz lazımmış!
Bakan Avcı, önceki gün, bir gazetecinin TEOG sınavlarında çok fazla öğrencinin birinci olmasına ilişkin haberleri hatırlatarak, burada anormal bir durumun olup olmadığını sorması üzerine, TEOG sınavlarının okullarda yapılan normal yazılı sınavlar olduğunu ve bu sınavların denetimi, soruların gönderilmesi ve sınav değerlendirmelerinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapıldığını anımsatarak şu değerlendirmeyi yapmış:
“1 milyon 300 bin öğrencinin içinden bütün soruları doğru yapan öğrenci sayısının bu kadar olması çok şaşırtıcı değil.
Belki soruların çok mu kolay olduğu sorulabilir, aksi de her zaman tartışma konusu olur.
Zaman zaman tersinden de eleştirilir yani soruların çok zor olduğu eleştirileri de gelir.
O bakımdan sınavların güvenliği, sağlıklı yapılıp yapılmadığı konusunda bizim bir endişemiz yok.
Sınav güvenliği sağlanmış, sorular soru sorma tekniklerine uygun olarak hazırlanmış, cevaplar da uygun bir şekilde değerlendirilmiş, hiçbir sorun yok. Ancak çocuklarımızın bu başarısıyla sevinmemiz lazım.
Buna birtakım soru işaretleriyle gölge düşürmek yerine daha çok sayıda öğrencimizin aynı başarıyı göstermesini dilememiz lazım.”
Öğrencileri ve özellikle de öğretmenleri tebrik eden Bakan Avcı, “Bu karneler sadece çocuklarımızın karneleri değil, başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere hepimizin karneleri. Medyanın da karnesi bunlar, sizin de eğitim konularına gösterdiğiniz duyarlılığın bu karnelerde payı var. Dolayısıyla hepimiz bir şekilde eğitimdeki durumumuzu görüyoruz. Bu sonuçlar, daha iyiye gitmekte olduğumuzun göstergeleridir. O bakımdan eleştirilecek değil sevinilecek bir durum” ifadesini kullanmış...
Bakan Avcı, eğer o koltukta oturmuyor olsaydı, yine aynı değerlendirmeyi yapar mıydı, bilmiyoruz. Eğer eğitimdeki gidişattan memnunsa ona da bir diyeceğimiz yok. Ama sokağa çıkıp bir anket yapsın ya da direkt öğretmen, öğrenci ve velilere sorsun, eğer onlar da eğitimin gidişatından memnunlarsa kendisine şapka çıkarmaya hazırız...

Mavi boncuk politikası
Son dönemde hemen her konuda mavi boncuk politikası uygulanıyor. Yani herkes memnun edilmeye çalışılıyor. Bunun eğitimdeki karşılığı ise herkes kolayca sınıf geçiyor, girdikleri sınavlarda çok yüksek puanlar alıyor, mahalledeki klasik liselerin tabelaları değiştirilerek herkes Anadolu lisesine girmiş oluyor.
Peki, ya eğitimin kalitesi?
Kendi öğrenciliğinizle bugünkü öğrenciliği, kendi döneminizdeki meslek adamlarıyla şimdiki mezunları kıyaslayın.
Çok daha ileri mi gittik yoksa giderek daha mı geriye gidiyoruz?
İşte o zaman her şey çok daha iyi anlaşılır.
YÖK’ün bu yıldan itibaren tıp ve hukuk başta olmak üzere birçok fakülte için taban puan uygulamasına gitmesi biraz da bu yüzden değil mi?
Özetin özeti: Milli Eğitim Bakanı’nın eğitimin gidişatından memnun olması, eğitimin iyi olduğu anlamına gelmez. Bir sınavda 5 bin birincinin çıkması da başarının değil, kolaycılığın göstergesidir...