Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Biz yetiş- kinlerin yeni jenerasyona yönelik görüşlerini bir önceki yazımızda dile getirmiştik. Hem de biraz acımasız şekilde. Onlardan da cevap yağdı. Elbette bizim de kabahatlerimiz var ama asıl sorumlu sizsiniz diyorlar. İşte o çarpıcı genç seslerden biri:

“25 yaşındayım ve Türkiye’nin iyi olduğunu düşündüğüm okullarından mezun oldum. Şu an tıp fakültesi son sınıftayım.

Açıkçası, gençliğin bu konuda diyebileceği çok fazla şey yok ve getirdiğiniz eleştiriler en az yüzde 80 doğru. En azından gördüğüm kadarıyla böyle.

Haberin Devamı

Ben gençliğimizin her geçen gün daha geriye gittiğini ve gideceğini de düşünüyorum. Sebebi ise basit bir örnekle anlatmak isterim. Lisedeyken 180 kişilik bir dönemimiz vardı.

Bütün dönem olarak konferans salonuna aydın, yazar veya entelektüel birisi konuşmaya geldiği zaman, sağcısı, solcusu, cemaatçisi, MHP’si, Kürt’ü, hep beraber tartışabilir. Solcular, Atatürk’ün yaptıklarını, sağ kesimden olanlar da geçmiş hükümetleri sonuna kadar eleştirebilirlerdi.

Tabii ki okulun yönetiminin bütün bunları özgürlükler çerçevesinde sağlaması da önemli bir detay. Öğrendiğim kadarıyla, 4 yıl kadar önce, arkasında siyasi desteği olan birileri, okul içerisinde kumpas yaparak yönetimi ele geçirmiş ve yavaş yavaş bütün siyasi, sosyal ve kültürel olayları kaşının üstünde gözü var diyerek yasaklama yoluna gitmiş.

Ancak okulun bir altyapısı ve mezunları var. 3-4 sene içerisinde, direnemeyip atıldılar ve okulumuzun kurucusu ilgili yabancı devlet işe gene el koydu.

Bu kadar küçük ölçekli bir durumda bile görüyoruz ki birileri eğitim alınsın istemiyor. Kitaplar ezberlenip bitirilsin anlayışında. Eee, eğitimi bu şekilde verilen gençlerden aldığınız sonuç en sonunda bu.

Burada eleştirilen benim jenerasyonum fakat bu jenerasyona ilgili eğitimsizliği veren de sizlerin jenerasyonu!

Düşmek istediğim bir not ise benim dönemdaşlarımın çoğu, liseden sonra buldukları olanaklarla burslarla Almanya ve Amerika’ya okumaya gittiler.

Üniversiteye gidenler de bitirdikleri anda yurtdışına gidiyor. Tıp fakültesinde ise durum o kadar kötü ki millet TUS’u bırakıp, Almanca öğrenmeye ve yurtdışına çıkmaya çalışıyor.

Haberin Devamı

Dolayısıyla, bu herkesin hayalindeki yerlerde eğitim gören insanlar, zeki ve iş bitirici olabilecek insanları, Türkiye’de kalmaları için uygun şartları bile oluşturamayan bir jenerasyon olarak siz; ortaya çıkan, eğitim almamış, Instagram’da alışveriş yapmak, sürekli kafelerde baba parası yemek veya imkânı olmayanların evde bir koca bulup parasını yemeyi beklemesinden, TV’de bugün ne giysem yarın ne yesem programlarını hipnotize olmuş gibi izlemesinden başka ne beklerdiniz?

Ve bunlar zararsız apolitik kesim. Bunların, bir de güdümlü gençlik örgütleri gibi tamamen ‘gazla’ çalışan bir versiyonu var ki, hemen hepsi, farklı politik düşünceye tahammülü olmayan, anında organize olup kavgaya hazır bir kitle.

Özetle, ülkede, iyi bir eğitime sahip olanlar hemen yurtdışına gidiyor, henüz gitmemiş olanlar bunun yollarını arıyor. Geriye kalan donanımsız gençlik ise onu yaratan, apolitik olmasını özellikle planlayanların karşısında politikanın yanında hiçbir işe karışmayan, kısacası kullanışsız bir gençlik problemi olarak karşısında duruyor.

Haberin Devamı

Çözüm mü?

Çözümü yok, 20 yılda yozlaştırılan bir nesil öyle kolay kolay gerine gelmez.

Dile kolay, aktif olması gereken 20 milyon genç önümüzdeki yıllarını evde ailelerinden para bekleyerek telefon veya TV başında geçirecek.

Belki iyi ortamlar yaratarak, yurtdışına kaçan beyin gücümüzü geri getirirsek, o başka.

Bu maili de gençler konusunda yaptığınız tespite katıldığımı söylemek için attım. Fakat bu tespiti yapan nesil, aslında bu tespitin de esas suçlusu olan nesil, bu da bir gerçek...”

Özetin özeti: Görünün o ki bu tartışma daha çok su kaldırır. Bu yüzden konuyu tartışmaya devam edeceğiz.