Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Baharı doyasıya yaşamak istiyorsanız, atlayın arabanıza Bolu'ya kadar uzanan bir yolculuk yapın. Akşam eve döndüğünüzde öylesine farklı bir gün yaşamış olursunuz ki, uzun süre tadı damağınızda kalır...
Yoğun program nedeniyle, İstanbul çıkışından itibaren sanki doğal tabiat müzesini andıran bu yolculuğun tadını ben fazlasıyla çıkaramadım. Koşuşturma içerisinde herşeye sadece uzaktan bakmakla yetindim. O bile beton yığınları, trafik, telefon, faks, bilgisayar, kavganın, gürültünün, kısacası her türlü hengamenin içinde cebelleşen biz İstanbullar için bulunmaz bir fırsattı.
Eğer isterseniz Sapanca'da kalabirlir, yok biraz daha tadını çıkartayım derseniz Abant'a kadar uzanabilirsiniz. Yanınıza hiç birşey almanıza da gerek yok. Yol boyunca Hamburgerciden, kendin pişir kendin ye'ciye, salaş lokantalardan, en lüksüne kadar her türlüsünü bulabilirsiniz. Piknik yapıp, yeşilin derinliklerinde kaybolmak isteyenler için de herşey düşünülmüş...
Depremzede öğrencilerle söyleşi turumuz önce Bolu'daki tüm lise ve dengi okullardan gelen lise 2 ve 3'üncü sınıf öğrencileriyle Koç İlköğretim Okulu'nda başladı. Sınav stresi, deprem şokunu çoktan unutturmuş. Diğer illerdeki yaşıtlarından çok daha gayretli ve hırslılardı. Her ne kadar eksik eğitim alsalar da, her ne kadar YÖK ve ÖSYM kendileri için en ufak kolaylık getirmese de onlar herşeye rağmen üniversiteyi kazanacakları inancıyla dop dolulardı.
YÖK ve ÖSYM'nin artık kalpleri betonlaşan başkanlarına, varlığı ile yokluğu belli olmayan Milli Eğitim Bakanı'na, gençlere ve velilere kulaklarını hep tıkayan Başbakan ve ortaklarına, iş işten geçmeden son bir kez daha buradan seslenmek istiyorum:
Ne olur artık bu deprem gibi doğal felaketlerin en korkunucunu geride bırakıp yaşama yeniden dört elle sarılan bu gençlere sahip çıkın. Onlar artık sizden umudu kesmişler. Ama ben hala birşeyler yapılabileceği inancındayım. Örneğin daha önce Bulgaristan'dan ve Türki cumhuriyetlerden gelenlere olduğu gibi her fakültede deprezede öğrenciler için bir kaç kişilik kontenjan ayrılabilir. Bu hem diğer öğrencilerin hakkını engellemez, hem de devlet olmanın gereğini yerine getirir.
Bu konudaki son umudumuz: Cumhurbaşkanı Sezer. Bürokratların, politikacıların dediklerine göre değil, yüreğinin ve hukukun sesine kulak verirse, en azından kendine bağlanan umutların körelmesine neden olmaz...
Bolu'daki ikinci durağımız İzzet Baysal Üniversitesi'ydi. Kampüsü bir doğa harikası. Eğitimi ise öğrencilerin söylemiyle mükemmel. Hiç bir üniversitede eğitimden böylesine memnun kalan öğrenciler görmedim. Kendi içlerinde çok mutlu bir dünyaları var. Rektör Nihat Bilgen'in hoşgörüsü, mütevaziliği, bilgeliği ve çalışkanlığı herşeyiyle sanki öğrencilerine de geçmiş...
Özetin özeti: Bolu'da depremin izleri hala tap taze. Ama yaşam devam ediyor. Acılarını yüreklerine gömüp, ileriye umutla bakıyorlar. Gelin bugün bir değişiklik yapın ve hem doğayı doyasıya yaşayın, hem de bir çadırkenti ziyaret ederek acılı yürüklerindeki umutlarını paylaşın...


Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr