Abbas GÜÇLÜ
TÜRK Dil Kurumu'nun aylık olarak çıkarttığı
Türk Dili dergisinde her ay bibirinden ilginç yazılar çıkıyor. Yeni kelime arayışları, dil üzerine tartışmalar, şiir ve öyküleriyle dile ilgi duyanların elinden düşürmediği bir dergi.
Ocak sayısında
Fevzi Ersoy'un dilimizdeki Batı kökenli kelimelere yönelik bir araştırması var.
Karamanoğlu Mehmed Bey'in 1277'de yayınladığı
"Bundan böyle divanda, dergahta, bargahta, çarşıda, meydanda Türk dilinden başka dille konuşulmayacaktır" fermanından yola çıkmış ve günümüze gelmiş. Büyük bir titizlikle radyo, televizyon, gazete ve dergileri taramış.
Önce televizyon programlarından seçmeler yapmış:
Ayşe Özgün Talk Show (ATV), Süper Frikik (Star), Klip Ekspress (Number 1), Airport (HBB), Gürman Sportsline (Number 1), Life Style (Kanal 6), Klip Show (Show), Paparazzi (Star), Art Life (CTV), Blooper Sport Show (CTV)...
"Televizyon izlemekten sıkıldıysanız, biraz da radyo dinleyebilirsiniz" diyerek radyo önerilerinde de bulunuyor:
Best FM, Mega Site, Capital Radio, Metro FM, Power FM, Joy Fm, Rodyo Box...
Televizyon dergilerini de unutmamış:
Magazine Diana, TV Guide, Weekend...
"Eğer bunlar da sıkıntınızı gidermediyse, çeşitli zamanlarda evinize aldığınız diğer dergilere tekrar göz atın" önerisinde bulunuyor:
Medyatör, Haber Extra, Cosmopolitan, Top Sante, Power, Marina Aktüel, Fenolen, Home, Contry Homes, Klips, Esquire, Focus, Astro, Men's Healt, Woman, Macro, Hey Girl, Auto Car, Jazz, Pivot, Fast Break, Blue Jean...
Fevzi Ersoy yazısını şöyle sürdürüyor:
"Show TV, Star, Flash TV, Number One TV, Cine 5, Maxi TV... Bu isimleri görünce insanın aklına ister istemez
"Nerede yaşıyoruz?" sorusu geliyor. Bir de HBB var kendi reklamını şöyle yapıyor:
"Eyc bi bi, eyc bi bi. Eyc bi bi, iyi ti vi"
Acaba yazı dilimizde bulunan 21 ünsüzün okunuşu mu değişti? Her halde değişmemiştir. Çünkü değişseydi. Eyc bi bi diyenler, TRT'den de "Ti ar ti" diye bahsederdi."
Yazar,
Peyami Safa'nın
"Dilini kaybeden bir millet her şeyini kayıp etmiş demektir" şeklindeki sözlerini hatırlattıktan sonra, yazısını şöyle tamamlıyor:
"Diller arasında etkileşimin olduğu muhakkatır. Var olan etkileşimi biz de kabul ediyoruz. Ama işin etkileşimden de öte adeta bir istilaya dönüşmesini kabullenmiyoruz. Bu yüzden herkesi Türkçe ile dost olmaya, onu sevmeye ve onu savunmaya davet ediyoruz."
Yukarıdaki temenniye katılmamak mümkün mü? Türkçe konusunda hassasiyet gösterenleri
"dil komiserleri" diyerek hafife almak kime ne kazandırır? Batılı ülkeler dillerini korumak için özel kanunlar, özel koruma kurulları oluştururken, her konuda olduğu gibi bu konuda da boşverdik gidiyoruz. Bakalım nereye kadar...
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr