Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dünkü gazetelerden hiç yorumsuz iki başlık.
işte ilk manşet:
10 milyon lira için öldüler.
Trabzon'daki tekne kazasında yaşamını yitiren 38 kişiden söz ediliyor.
İkinci gazete başlığı ise şöyle:
10 az, 50 milyon dolar verilsin.
Söyleyenler milletvekilleri, verilmesi istenen de Avrupa Şampiyonu Galatasaray.
Bir yanda 10 milyon lira için yaşamını yitiren 38 kişi, öte yanda 6 trilyon lirayı az bulup 30 trilyon verilsin diyenler...
Van'daki işçi pazarından geçerken içimiz cız etti. Sabahları çok kalabalık oluyormuş. Bütün gün 500 bin liraya, bir milyona, iki milyona çalıştırılıyorlarmış. Karın tokluğuna razı olanlar bile varmış...
Elbette hiçbir şeyi, hiçbir şeyle kıyaslamamak gerekir. Ama öylesine çelişkiler yaşanıyor ki, Galatasaray'ın muhteşem zaferi ve onlar için yapılacaklar, antipatikleşme yönünde tepkiler vermeye başladı.
Zaferi gözleri yaşlı kutlayanlar bile devlet kasasından yapılan hovardalığa isyan ediyor. Bu konudaki tepkilerin sayısı da giderek artıyor.
Milletvekilleri, işadamları, yazarlar, çizerler, özellikle de televizyoncular kendi ceplerinden istedikleri kadar bağışta bulunabilirler. Devlet de Galatasaray'a hak ettiğinden fazlasını verebilir. Ona da bir diyeceğimiz yok.
Özal'ın Naim için bir milyon dolar verdiğini yıllarca sonra öğrendik. Ecevit de Galatasaray'a istediği kadar para versin. Ama ne olur bu konu daha fazla istismar edilmesin!..
Milyonlarca dolara dudak büken futbolcular da, başta bilim adamları olmak üzere pek çok kesimi rahatsız ediyor. Bilinmiş ola!!!

8 yılı kim takip edecek?

Yasalar gereği geçen yıl 5'inci sınıfı bitiren öğrencilerin 6'ncı sınıfa devam etmeleri gerekiyordu. Ama belli ki yüz binlerce aile bu yasayı hiçe sayarak çocuklarını okula göndermiyor. İşin garibi de, yasaları takip etmeleri gerekenler bu konuda hiçbir şey yapmıyor.
Olan da öğrencilere oluyor. İleride ellerinde herhangi bir diploma olmayacak. Yarın bir işe girmek istediklerinde ya da ehliyet almak için başvurduklarında diplomaları sorulacak. İşte o zaman, her şeye yeniden başlamak zorunda kalacaklar ki, bunun kabahatlisi kim olacak?
Hiçbir şeyden habersiz kendileri mi, onları okula göndermeyen anne babaları mı, yoksa yasaları uygulamakla görevli muhtar, kaymakam, milli eğitim müdürleri, valiler mi?..
Batılı ülkelerde zorunlu eğitim çağındaki bir çocuğu okuldan alıkoymak en büyük suçlardan biri. Biz de onlar gibi olmak istemiyor muyduk?..
Özetin özeti: Anlık sevinçlerle, kerli ferli yasalarla ne çocuklar kurtuluyor, ne de ülke...



Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr