Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

ABD Başkanı Clinton nedeniyle "cinsel taciz" dünyanın en popüler konusu haline geldi. Görsel ve yazılı basın, her şey bir yana ısrarla bu konunun üzerine eğildi. Bu arada daha önce bu konuda kimlerin marifetleri varsa, onlar da bir bir dile getirildi.
Clinton'nınki kadar popüler olmasa da, son günlerde, İstanbul eğitim çevrelerinde de bir başka cinsel taciz olayı konuşuluyor. Haber aylar öncesine dayanıyor. Hürriyet muhabiri Emine Gümüş, Milli Eğitim dosyalarını araştırırken, bir "cinsel taciz" olayıyla karşılaşıyor. Ortaya atılan iddia oldukça vahim:
İddiaya göre, okul müdürlerinden biri, okuldaki görevlilerden birine sürekli cinsel tacizde bulunuyor. Bunun üzerine Milli Eğitim müfettişleri olayı araştırıyor ve sonuç olarak okul müdürü "suçlu" bulunarak görev yeri değiştiriliyor.
Bunun üzerine Emine Gümüş oturup bu konuyu haber yapıyor. Vay sen misin haber yapan. Okul müdürü soluğu mahkemede alıyor. Bölge idare Mahkemesi Milli Eğitim'in kararını dikkate alarak "göreve iade" isteğini geri çeviriyor. Ama ceza mahkemesi çok ilginç bir kararla, haberi yapan Emine Gümüş'e 3.5 ay hapis cezası veriyor. Gerekçesi de "kişilik haklarına" saldırı.
Aynı hakim şu Clinton olayına bir el atsa, dünya medyası yandı. Clinton'a ne kadar "cinsel tacizci" diyen varsa hepsine hapishane yolu gözükür.
Bu olaydan çıkarılması gereken birçok ders var.
Emine, "Ortada böylesine kanıtları olan bir konuyu haber yapmayacağız da, ne yapacağız" diyor. Okul müdürü olayın abartıldığını söylüyor. Milli Eğitim ise soruşturma sonuçlarına göre taciz olayının doğru olduğunu söylüyor. Tacize konu olan sözkonusu okulda görevli karı - koca ayrılmış. Tacize uğradığını defalarca hem müfettişlere, hem de hakimlere söyleyen bayan, iddiaya göre okul müdürünün telkinleriyle Emine Gümüş'e karşı açılan davada fikir değiştirerek, ortada bir taciz olayının olmadığını "iftira attığını" söylemiş. Anlayacağınız karmakarışık ilişkiler. Clinton'ınki kadar renkli olmasa da yine de dillerde.
Benzer dedikodular, iddialar, müfettiş raporuyla belgelenmiş olaylar, Milli Eğitim koridorlarında sık sık çalkalanıyor. Bu konularda ilginç olan müfettişlerin suçlayıp, görevden aldıklarını hakimlerin göreve iade etmesi. Birinin suçlu buluduğunu, diğeri suçsuz buluyor.
İkinci ilginç nokta: Bir okul için sakıncalı bulunan bir öğretmen ya da yöneticinin, bir başka okula atanması. Sanki oradaki öğrenciler, öğrenci değilmiş gibi...
Başbakan Yılmaz'ın dediği gibi sadece yargının değil, Milli Eğitim Teftiş Sistemi'nin de sil baştan yeniden ele alınması gerekir...
Bize, yani gazetecilere gelince: biz bir aynayız ne görürsek, ne duyarsak onu yansıtırız. Elbette süzgeçten geçirmek koşuluyla...

Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr