Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaşkanı’na bağlı en üst denetim organı. Strasbourg’da konuşan Gül, Dink suikastıyla ilgili idari soruşturmaların sonuçsuz kalmasını “vahim“ olarak nitelendirerek, “AİHM’nin bu yüzden Türkiye’yi mahkûm etmesini hazmedemem. Zaten kendi vatandaşını koruyamamışsın. Oradaki ihmaller belli. İnsanlar yakalamış ama dava bitmemiş. Bu bizim için büyük zaaf ve mahcubiyet. Mahcup olmayıp pişkinlik gösterirsen, o zaman daha kötü bir durum ortaya çıkar” diyerek Devlet Denetleme Kurulu’nu devreye sokacağını söylemiş.
Bu haber, dünkü gazetelerde manşetti.
Bu sözler, bana, hemen KPSS skandalı sonrasındaki haberleri anımsattı. O zaman da Sayın Cumhurbaşkanı’nın talimatı ile Devlet Denetleme Kurulu devreye girmiş ve çalınan KPSS sorularıyla ilgili araştırma başlatmıştı.
Peki ne sonuç elde ettiler? Duyan gören oldu mu? Belki de biz atladık. Belki de o gün tansiyonu düşürmek için söylendi. Umarız Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu duyarlılığını, başka kurumlar da gösterir ve aynı mahcubiyeti bu konuda da yaşamayız!
Yoksa yıpranan yüce makamlar oluyor...

Karnelere sakın kızmayın
İlk ve orta dereceli okullarda bugün karne günü. Üniversitelerin çoğu da zaten yarıyıl tatilindeydi. Anlayacağınız en az iki hafta Türkiye tatil rehaveti yaşayacak. Çünkü nereden baksanız 20 milyon öğrenci ve öğretmen tatilde olacak.
Kırıksız karne olur mu? İstisnalar olur ama nereden baksanız en az 10 milyon öğrencinin karnesi, velileri memnun etmeyecek. Bu yüzden de siz ne söylerseniz söyleyin, bu akşam pek çok evde fırtınalar kopacak, yasaklar konacak, yeni yol haritaları çizilecek.
Sesini yükselten anne-babalar haksız mı? Elbette haklılar. Ama yine de kendilerine sabırlı olmalarını öneririz. Çünkü, kızmanın, bağırmanın, zaten morali bozuk olan öğrencileri daha da demoralize etmekten başka bir yararı olmuyor. Bu nedenle, ikinci yarıyılda, onlara bir şans daha tanımak sanki en doğru olanı...
Karnesi iyi öğrencileri canı gönülden kutluyoruz. Kırığı olanlara ise daha da vahim durumlara düşmemeleri için, üç beş günlük bir dinlenmeden sonra yoğun bir şekilde ders çalışmayı öneriyoruz.
Üçüncü bir yarıyıl olmayacak ve bir öğrenci için sınıfta kalmaktan daha kötü bir durum olamaz!..

Başarısız olan öğrenci mi?
Karnesinde zayıf olan öğrencilere kızarken, öğretmen ve velilerin kendilerini de sorgulamaları gerekir. Hatta Milli Eğitim Bakanlığı ve eğitim sisteminin de...
Ne veriyoruz da ne istiyoruz? Bu soru mutlaka sorulmalıdır.
Daha da önemlisi, eğer ortada bir başarısızlık varsa, bunun gerekçeleri çok iyi araştırılmalıdır.
İddia ediyoruz, eğer çok yönlü bir araştırma yapılır ve karnedeki başarısızlığının sorumlusu kim sorusuna cevap aranırsa, emin olun ilk sırada kesinlikle öğrenciler çıkmaz. Muhtemelen en son sırada onlar gelecektir.
Eğitim sistemi, hiç tartışmasız ilk sırada yer alacak, gerekli motivasyonu ve ortamı sağlayamayan öğreten ve veliler de iki ve üçüncü sıraları paylaşacaktır.
Ama onlara karne verilmediği için fatura hep öğrenciye çıkıyor. Tıpkı diğer olaylarda olduğu gibi.
Bu nedenle, bakanından öğretmenine, velilerden aile büyüklerine kadar karne değerlendirmesi yaparken herkesin elini vicdanına koymasında yarar var.
Ya bir de kendilerine karne veriliyor olsaydı!..

Bugün Akademi günü
Cuma günleri Milliyet Akademi günü. Gazetenizle birlikte bayiinizden istemeyi sakın unutmayın. Bu haftaki sayıda, tatilde neler yapılacağını uzun uzadıya ele aldık.
Herkese ve her keseye göre öneriler var. Artık siz hangisini seçerseniz.
Cuma günleri, Milliyet ve Milliyet Akademi bulunamadığına ilişkin çok mail geliyor. Eğer en yakınınızdaki bayide yoksa hemen en yakın diğer gazete bayiine bakın. Birinden birinde mutlaka bulabilirsiniz. Eğer yine de bulamazsanız, ya şimdiden gelecek haftaki gazetenizi ayırtın ya da bize yazın ki o bayilere daha fazla gazete gönderilmesini sağlayalım.
Özetin özeti: Başkalarını eleştirmek, onlara karne vermek, işin en kolayı. Peki eleştirilen ya da karne verilen kişi siz olsaydınız, yine aynı rahatlıkta olabilir miydiniz?..