Deprem bütün Türkiye'yi etkisi altına aldı. Tedirginlik duyanlar sadece olağanüstü hasar gören bölgelerde yaşayanlar değil. Hemen herkes korku içinde. Türkiye'nin yüzde 90'ı deprem bölgesi olarak kabul ediliyor ve nerede, ne zaman, ne olacağı belli değil. Bu yüzden aileler, çocukları hep gözlerinin önünde olsun istiyor. Deprem bölgelerindeki okulların açılışının ertelenmesinin en önemli nedeni bu. Son günlerde bize yöneltilen soruların çouğu da bu yönde. Veliler ısrarla okulların depreme dayanıklı olup olmadığını soruyor ve inandırıcı bir açıklama bekliyor...
Daha önce olası bir yangın karşında okullar ne yapar diye yola çıktığımızda, karşılaştığımız tablo pek iç açıcı değildi. Yangın merdiveni, söndürme tertibatı ve bu konuda yetişmiş uzman ekip yok gibiydi. Defalarca haber yaptık ama değişen çok fazla bir şey olmadı...
Şimdi tüm dikkatler depreme yöneldi. Peki okullarda ne yapılıyor diye göz attığımızda, çok azının veli ve öğrencileri rahatlatacak bir hazırlık içinde oldukları göze çarpıyor. Bırakın öğrenci ve velileri, öğretmenler de tedirgin. Onların da çoluk çocukları var, onlar da yaşanan son felaketten fazlasıyla etkilenmişler...
Her ne kadar Bakan
Bostancıoğlu, ilk günlerde ders yapılmayacağını, depreme yönelik psikolojik destek programı uygulanacağını söylese de, herkesin kafası karmakarışık. Bakanlık eğer velileri rahatlatmak istiyorsa, tüm okulların depreme dayanıklılık testlerini bir an önce yaptırıp, herkesin göreceği yere asmalıdır. Yoksa lafla sakinleşecek gibi değiller. Ayrıca öğretmenlerin de deprem konusunda öğrenci ve velileri rahatlatacak bir birikime sahip olduklarını söylemek zor. Bu yüzden ders kitabının yanı sıra herkesin anlayabileceği bir dilde fotoğraf, grafik ve şekillerle süslenmiş bir el broşürü daha etkili olabilir. Eğitimin onca sorunu içinde bir tedirginlik eksikti, o da oldu. Umarız diğer konulardaki duyarsızlık bu konuda da kendini hissettirmez...
ÖSS ile ilgili belge akmaya devam ediyor. Özellikle orta öğretim başarı puanından kaynaklanan hatalar zincirine her geçen gün yeni halka ekleniyor. Öğrencilerin inisiyatifi dışında gerçekleşen hataların faturası hep öğrenciye çıkıyor. Öğrenciler bir bir ÖSYM'ye başvuruyorlar ama sonuçtan çok umutlu değiller. Açtıkları davaların ne zaman sonuçlanacağı ise belli değil.
YÖK, ÖSYM ve Milli Eğitim Bakanlığı bir araya gelerek, okul yöneticilerinden ya da yanlış kodlamadan kaynaklanan hataların telafisi yönünde ortak bir karar alamaz mı? Örneğin süper lisede okuyan bir öğrenciyi düz lise gibi bildiren, öğrencilerin puanlarını düşük gösteren okul yöneticilerine, orta öğretim başarı puanlarını yanlış hesaplayan ÖSYM'ye hiçbir cezai müeyyide uygulanmazken, tüm faturanın öğrencilere çıkartılması haksızlık değil mi? Lütfen biraz sağduyu!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr