Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Domuz gribine karşı pek önlem alınıyor, öneriliyor. Bunların en başında da hijyen koşulları geliyor. Yapılan tüm açıklamalarda sık sık el yıkayın deniliyor. Özellikle de okullarda ve sıvı sabunla...
Her şerde bir hayır vardır derler. Belki bu sayede, okullar biraz olsun hijyen koşullarına kavuşur. Bilindiği gibi okullarda eskiden hademeler vardı. Sonra isimleri değişti. Önce müstahdem sonra da temizlik görevlisi oldular. Şimdi ise hiç yoklar. Çünkü okullarda böyle bir kadro yok. Çünkü, IMF’nin kadro daraltma politikasının ilk mağduru onlar oldular.
Deniliyor ki, her okul, diğer sorunları gibi temizlik sorununu da kendisi çözsün. Peki nasıl? Temizlik şirketleriyle anlaşarak. Peki hangi parayla? Bulsun, buluştursun.
Bazen bir şekilde devlet veriyor. Ama genelde okul aile birliklerinin üzerine kalıyor. Onlar da velilerin sırtına yükleniyor...
60 bine yakın öğretim kurumu var. Olanakları çerçevesinde, temizlik şirketleriyle anlaşıp, okullarını pırıl pırıl edenlerin sayısı birkaç bini bulmaz. Ya diğerleri? İşte onlar Allaha emanet.
Özellikle Sağlık Bakanı’nın gözünü korkutan ve okullar çok önemli dedirten de işte bu tablo. Çünkü o da, hepimiz de çok iyi biliyoruz ki, okullardaki hijyen koşulları, olası bir salgına en uygun ortamlar. Tatil edilmek istenmeleri de bu yüzden. Cumhuriyet Bayramı nedeniyle, kazanılan üç beş günlük süreçte tüm okullar temizlenip, dezenfekte edilecekmiş. Ne diyelim, ellerine sağlık. Ama umarız, bu temizlik bir defayla sınırlı kalmaz. Keşke her hafta yenilense. Ancak mümkün değil. Ama en azından bu beladan kurtuluncaya kadar ayda bir kez tüm okullar genel temizlikten geçirilmelidir.
Bizim zamanımızda okullarda pek çok kol gibi Temizlik Kolları da vardı. Bu koldaki arkadaşlar okulunu her yerini didik dik eder, aykırı bir durum gördüklerinde kıyameti koparırlardı. Belki şimdi yeniden canlandırılabilir.
Sıvı sabuna gelince. Piyasa da öylesine kalitesiz olanları var ki, umarız onlar da yeni sorunlar yaratmaz! Kaliteli olanları almak ise yine önemli bir masraf kapısı. Ve okul yöneticileri bu kaynağı nereden bulacaklar?
Domuz gribi yediden yetmişe bütün dünyayı tedirgin etmeye devam ediyor. Ama sevindirdikleri de var. Örneğin ilaç sektörü. Aşılara giden paranın 50 milyar dolar olduğu söyleniyor. Silah sanayiini bile solladı. Aynı şekilde, sıvı sabun sektörü ve tek kullanımlık kâğıt mendil piyasası da bayram ediyor olmalı. Çünkü özellikle onlar telkin ediliyor.
Gezip gördükçe, bu telkinleri duydukça, yoksul kentlerdeki okullar ve öğrenciler gözümün önüne geliyor.
Ne temizliğe para ayırabilirler ne de sıvı sabun ve tek kullanımlık kâğıt mendillere. Bu yüzden bu harcamaları ve kullanma alışkanlıklarını kalıcı hale getirmek için yeni açılımlar gerekiyor.
Bu harcamalar valilik bütçesinden mi karşılanacak yoksa velilerden mi? Ya da sivil toplum örgütlerinin katkılarıyla mı çözüm üretilecek?
Nasıl’ı üzerinde kesinlikle ciddi anlamda kafa yormak gerekir. Yoksa, ileride alınacak tedbirler ve harcamalar, bugünkünün çok üzerinde olabilir. Yaratacağı panik ve vereceği zararları ise düşünmek bile istemiyoruz.
Görünen o ki, domuz gribi konusunda Sağlık Bakanlığı’nın gösterdiği duyarlılığın onda biri bile Milli Eğitim Bakanlığı’nda yok. Ama sorun ciddi, hem de çok ciddi. MEB, diğer konulardaki adamsendeciliğini ve vurdumduymazlığını bu konuda da sürdürürse, vay halimize. Çocukları okula zor getirirler...
Özetin özeti: Bize bir şey olmaz mantığı iliklerimize kadar işledi. Ne deprem, ne AIDS ne de diğer felaketler umurumuzda. Ama şimdi durum farklı. Sanki bu duyarsızlık, virüsten daha büyük bir tehlike!..