Başbakan Erdoğan’ın dünkü grup toplantısını izledim. Üç saate yakın konuştu. Sürekli olarak statükoya karşı verdikleri mücadeleyi hatırlattı. Daha kat edilecek çok yol var dedi.
Ak Parti’ye göre, kendisinden daha reformcu bir parti yok. Peki ama Ak Parti hemen her konuda reformcu mu? Örneğin eğitimde, türbanın ötesine geçebildi mi?
Karşı çıktıkları statükonun en önemli kalesi, YÖK ve MEB değil de neresi?
Sektörü çok yakından izleyen birisi olarak, dünden bugüne, eğitimdeki statükoya karşı gelecek reformcu bir iktidara kesinlikle rastlamadım. Ak Parti de bunlardan birisi.
8 yıl boyunca, eğitimdeki statüko hâkimiyeti azalacağına daha da arttı. Daha da güçlendi. Daha da yol aldı.
Bu süreçte üç bakan değişti. Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu.
Hepsi de eğitimin çok uzağındaydı. Çelik çok içinde gibi gözükse de asıl statüko kalelerini yaratan o oldu.
Gelip giden müsteşarlar derseniz onların da eğitimle uzaktan yakından ilgileri yoktu.
Tek bildikleri, bürokrasi ve statükoydu, onu güçlendirip, arkasına saklamanın ötesine geçemediler.
Başbakan Erdoğan, bu konuyu da düşünmek zorunda. Çünkü çocukları ve gençleri çok seviyor. Aynı şekilde anketleri de seviyor.
Öğrenci, öğretmen ve velileri kapsayan bir memnuniyet anketi yapsa ne iyi olur.
Ve özellikle de statükonun azaldığını mı, yoksa daha da arttığını mı sorsa!
Ama en önemlisi de değişim isteyip istemediklerini özellikle öğrense.
İşte o zaman görecek ki, statükoyla asıl mücadele edilmesi gereken alan eğitim.
Statükonun kalesi
Peki Başbakan Erdoğan’ın adeta savaş açtığı statüko kaleleri, eğitimde nasıl yıkılır? Reformlar nasıl gerçekleşir? İşte buna kafa yormaları gerekiyor.
Pek çok alanda önemli değişimler yaşandı. Kimilerine göre bu değişim reform, kimilerine göre de hezimet. Ama köklü değişimler oldu.
Örneğin belediyecilikte, imarda, dış politikada, enerjide, ekonomide, sağlıkta, sosyal güvenlikte, yargıda, güvenlikte ve daha pek çok alanda gerçekleşen değişimlere bir göz atın, sonra da gelin eğiteme bakın! Aradaki çelişkiyi çok net görebileceksiniz.
Eğitime yönelik bir değerlendirme yapıldığında, en büyük statükocu başkaları değil, kesinlikle Ak Parti’nin ta kendisidir.
Mademki Başbakan Erdoğan, statükoya karşı bir mücadele başlattı ve bu konuda kararlı, o zaman bu mücadeleyi kendi partisi içinde de vermelidir.
YÖK hâlâ yerinde!
Anayasa referandumu ne için yapıldı? 12 Eylül’ün izlerini silmek ve özgürlükleri artırmak için. Daha da önemlisi Başbakan Erdoğan’ın söylemi ile statükonun kalelerini devirmek için.
Peki o zaman YÖK hâlâ niye orada duruyor ve hâlâ niye daha da güçlendiriliyor.
Başkanı ve üyeleri çok değerli insanlar olabilir. Atadıkları üniversite rektörleri de... Onun tartışmasına girmek istemiyoruz.
Ama eğer AK Parti gerçekten statükoya karşıysa, eğitime gönül verenler olarak bunu bizler de görmek istiyoruz.
Sadece MEB ve YÖK değil TÜBİTAK, TÜBA, Üniversitelerarası Kurul da statükonun en güçlü kaleleri. Peki 8 yıl boyunca diğer alanlarda gerçekleşen reformların ne kadarı, onları da bu değişim rüzgârının içine aldı? Hiç! Teğet bile geçmedi. Biraz olsun AKP’nin estirdiği değişim rüzgârından etkilenselerdi, bugün çok farklı noktalarda olurduk.
Gelecek için değişim!
Başbakan Erdoğan her fırsatta üç çocuk diyor. Milli Güvenlik Belgesine de girecek. Çünkü 2050’de giderek yaşlanan Türkiye’yi taşıyacak gençlere ihtiyaç varmış.
“Yorgun, yaşlı ve hantal” Avrupa’nın durumuna düşmek istemiyormuşuz.
Erdoğan, keşke bu konudaki kararlılığını, çocukların geleceği konusunda da gösterse ve ciddi eğitim ve bilim reformları için düğmeye bassa. Hatta bu işe kendi soyunsa.
İşte o zaman bugünkünden çok daha farklı bir YÖK, TÜBİTAK ve MEB karşımıza çıkacaktır.
Ve bu da mutlaka yapılmalıdır...
Yabancıların gözüyle biz
Genç Bakış’ta bu gece yabancı gazeteci konuklarımız var. Yabancı medya organlarının Türkiye’deki temsilcileri, içerden ve dışarıdan Türkiye’nin nasıl göründüğünü anlatacaklar. Onları en fazla etkileyenler neler? Daha da önemlisi Türkiye’deki değişimi onlar nasıl yorumluyor? Nasıl haberleştiriyorlar?
Özetin özeti: Türkiye’de esen değişim rüzgârı içeride ve dışarıda nasıl algılanıyor? Herkese göre çok farklı bir durum. Özellikle de statüko açısından...