35 yıldır gazetecilik yapıyorum. Eğitimi çok yakından izliyorum. Neredeyse hiç değişmeyen tek kural var:
Milli Eğitim bakanlarının bakan oluncaya kadar eğitimle uzaktan yakından ilgileri ve çalışmaları bulunmuyor. Bakanlıktan ayrıldıktan sonra da eğitime olan bağları o gün bitiyor!..
Diğer bakan, başbakan ve cumhurbaşkanları için de durum nedir tam olarak bilmiyorum. Biraz geriye dönüp, tek tek gözünüzün önüne getirin, sanki onlarda da durum farklı değil. Yani koltuk varsa varlar, koltuk yoksa yoklar. Arada istisnalar yok mu, elbette var. Ama ara ki bulasınız!..
Oysa politika bir hizmet alanı. Hangi koltukta oturduğunuz hiç önemli olmamalı. İktidar, muhalefet
ya da Meclis dışında kalmanız veya emekliye ayrılmanız sizin hizmet aşkınızı köreltmemeli. Her konumda, her yaşta ve dönemde mutlaka yapacağı bir işi, söyleyeceği bir sözü olmalı.
Pek çok ülkede bu böyle. Eski devlet adamları, ülkelerinin fahri temsilcisi olarak ya da dizi dizi konferanslar vererek, anılarını yazarak ya da sivil toplum örgütlerine katılarak hizmetlerinin devamlılığını sağlıyorlar!..
Bizde ise tam tersi...
Ekmeleddin Bey Çırağan Sarayı’nda cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladığında ben de oradaydım ve bu soruma cevap aramakla meşguldüm. Direkt kendisine sordum:
Ülkemizin gidişatına olan bu ilginiz ve hizmet aşkınız, eğer seçilemezseniz, yine de devam edecek mi?
Böylesi güzel bir soru sordunuz diye önce teşekkür etti, sonra da özetle elbette devam edecek dedi...
Peki, onu seçimden sonra gören var mı, diye soracaktım ki aşağıdaki haber gözüme ilişti:
Söyleyeceğimi söyledim!
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra hemen hemen hiçbir yerde görülmeyen Ekmeleddin İhsanoğlu, pazartesi günü Sakıp Sabancı Müzesi’nin Joan Miro sergisi açılışında, ardından önceki
gün de Akbank Sanat’ın
Marcel Broodthaers sergisi açılışında görüldü.
İstiklal Caddesi’nin
önemli sanat merkezlerinden Akbank Sanat’ta Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman’ın küratörlüğünde hayat bulan “Sözcükler, Nesneler ve Kavramlar” başlıklı sergi, 20. yüzyıl kavramsal sanatının öncülerinden Marcel Broodthaers’e dair kapsamlı bir seçki sunuyor. Sergide sanatçının şiirden kavramsal sanata geçişini simgeleyen “Pense-Bête”, sık sık kullandığı yumurta kabuklarından oluşan “289 Coquilles d’Oeufs” gibi pek çok eseri yer alıyor.
Açılışın sonlarına doğru geceye katılan İhsanoğlu, küratör Hasan Bülent Kahraman eşliğinde sergiyi gezdi. Eserleri ilgiyle inceleyen İhsanoğlu’na soru sormak
üzere yaklaştığımızda
“Ben söyleyeceğim her şeyi
10 Ağustos’ta söyledim.
11 Ağustos’ta söyleyeceklerim bitti. Sadece bir sanat faaliyeti için buradayım” dedi...
O söz hiç bitmemeli
Koltukla var olup, koltukla yok olmak ya da koltuk varsa konuşurum, koltuk yoksa sözüm yok noktasına gelmek
ne kadar doğru?
Elbette kim nasıl istiyorsa öyle davranır, hiç kimsenin de buna bir diyeceği olamaz. Olmamalı da. Ama sanki, politika, devlet adamlığı ve daha pek çok meslek bu kapsama girmiyor.
Örneğin bir sanatçı, gazeteci, sporcu, ekonomist ya da sade bir vatandaş, ben söyleyeceğimi söyledim deyip, her şeyden elini ayağını çekebilir mi?
Aynı sözleri, çok tuhaf, yıllar önce Genç Bakış’a davet etmek için gittiğimiz eski cumhurbaşkanlarından Sezer de söylemişti...
Demirel ise tam tersi bir tutum sergilemiş, gençlerle bir arada olmanın ve birikimini paylaşmanın kendisini çok mutlu ettiğini dile getirmiş ve defalarca konuğumuz olmuştu..
Demek ki doğrular kişiden kişiye değişebiliyor. Beklentiler de öyle. Konuşsun diyenler kadar, sussun artık diyenler de çok oluyor...
Özetin özeti: Sorumluluklar nerede başlıyor, nerede bitiyor? Makamla gelip, makamla mı gidiyor? Kamusal sorumluluk mu yoksa vicdani sorumluluk mu? Çıkın işin içinden çıkabilirseniz!..