ÖSYM her yıl yüzlerce sınav yapıyor. Sınavlara sadece öğrenciler değil, her kesimden adaylar katılıyor. 1 Ekim'de de üç değişik sınav yapıldı. Sınavlara yarım milyonu aşkın kişi girdi...
Birinci sınav, kamu kurumlarına alınacak işçilere yönelikti. Adı: Daimi İşçi Sınavı (DİS). 468 bin kişi katıldı. 180 bini 60 puan barajını aştı. DİS'de 96'sı kopya çeken olmak üzere 192 adayın sınavı iptal edildi.
İkinci sınav, kamu kuruluşlarına alınacak özürlüleri belirlemek için gerçekleştirildi. Bu sınava da 16 bin aday katıldı. Bu sınavda da 5'i kopyadan olmak üzere 10 aday veto yedi...
Üçüncü sınav ise yine yasa gereği eski mahkum çalıştıracak kurumlara alınacak işçileri belirlemek için yapıldı. Sınava 2 bin 485 aday katıldı ve hiçbirinin sınavı iptal edilmedi. Ne kopya çektiler, ne de belgelerini yanlış kodlayıp iptaline neden oldular...
Başarı oranlarına bakıldığında da çok enteresan sonuçlar ortaya çıkıyor. Aslında ÖSYM'nin her sınavı Türk toplumu ve eğitim sistemi hakkında çok önemli ipuçları ortaya çıkartıyor. Ama maalesef bu durum ne pedagogların, ne de psikolog ve sosyologların umurunda değil. Haydi MEB, YÖK ve ÖSYM işleri başlarından aşkın olduğu için bu sınav sonuçlarını incelemiyor. Ya üniversitelere ne oluyor? Sınav sonuçlarını bilimsel açıdan irdeleyerek, ileriye yönelik öneriler geliştiremezler mi?
Örneğin ben şimdi merak ediyorum: Mahkumlar, hapishanelerde yasal olmayan faaliyetler konusunda yeterince eğitildikleri için mi kopya çekmeye teşebbüs etmediler, yoksa korktukları için mi?..
Çok ama çok ilginç bir başka veri ise başarı oranlarına ilişkin. Üniversiteye giriş, memurluk sınavı, dil sınavı, öğretmenlik sınavı gibi önemli sınavlarda en son sıralarda yer alan kentler, söz konusu işçilik olunca ilk sıralara çıktılar. Ankara ve İstanbul gibi favori kentler, ilk 5'e bile giremedi.
İşte Daimi İşçilik Sınavı DİS'de en başarılı iller:
ilköğretim: Çanakkale, Aydın, Tekirdağ, Denizli, İzmir.
Ortaöğretim: Bingöl, Aydın, Hakkari, Denizli Çanakkale.
Önlisans: Adıyaman, Sivas, Çorum, Kırıkkale, Gaziantep.
Lisans: Bayburt, Tunceli, Iğdır, Bingöl, Kırşehir.
Evet, üzerinde çok ciddi araştırma yapılacak bir konu daha. Ankara, İstanbul, Bursa, İzmir, Antalya ve Adana'daki gençler, işçi olmak istemedikleri için sınava girmediler de, bu yüzden mi başarı oranları düşük çıktı? Yoksa Hakkarili, Tuncelili, Bingöllü gençler çok başarılı olmalarına rağmen başka iş bulamadıkları için mi işçiliğe razı oluyorlar?..
Neresinden bakarsanız bakın her sınav çıkarılması gereken pek çok dersle dolu. Ama yazının başında da belirttiğim gibi, bu konuya duyarlılık gösterecek kurumlar gerekli. Haydi devlet kurumlarından umudu kestik, ya sivil toplum örgütleri neredeler?..
Özetin özeti: O kadar çok gencimiz var ki, her yıl yüz binlercesinin feda olması hiç kimsenin umurunda değil! Bugün yitip giden umutlara duyarsız kalanlar, bakalım kendi hayalleri yok edildiğinde ne yapacaklar!..
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr