Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Laurent Bili ve İstanbul Başkonsolosu Bayan Muriel Domenach ile dün uzunca bir öğle yemeği yedik. Türkiye ve dünya sorunlarını konuştuk, iki ülke arasında giderek iyileşen ikili ilişkileri değerlendirdik.
Hem Büyükelçi hem de Başkonsolos, Türkiye’ye karşı büyük bir sempati içerisindeler. Her ikisi de Türkçe biliyor ve diplomat olmanın ötesinde Türkiye ile derin bağları var. Örneğin daha önce de Türkiye’de görev yapan Büyükelçi Bili, çocuklarına Türk ismi verecek kadar Anadolu’ya ve Anadolu insanına yakın bir isim. Başkonsolos Domenach’in eşi ise Osmanlıca hocası ve şu an Galatasaray Üniversitesi’nde görev yapıyor.
Ermeni ilişkileri
Sözde Ermeni soykırımının 100. yılı nedeniyle tüm gözler Fransa’da. Fransa, önceki yıllarda olduğu gibi yine Ermenilere tam destek çıkacak mı? AB üyeliğimiz konusunda ne düşünüyorlar, Başbakan Davutoğlu’nun büyük cenaze törenine katılması Fransa nezdinde nasıl karşılandı, gençler neden Fransızca öğrensin, Türkiye ile Fransa arasındaki göçmenlik anlaşmasının 50. yılı hangi etkinliklerle kutlanacak, Fransa Türkiye’deki iç gelişmeleri nasıl izliyor ve en önemlisi de Fransa’nın vize konusunda Türk vatandaşlarına sağladığı ayrıcalıklar neler?
İşte bu uzunca sohbetten önemli satır başları:
- Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiler kaygı verici boyutlarda değil. Fransa’nın temennisi her iki ülkenin dostluğundan yana. 2015, özellikle Türkiye’de bir tehdit olarak görülüyor ama aynı zamanda bütün acıları kapatmak için çok büyük bir şans olabilir.
- Göçmenlik Yasası’nın 50. Yılı coşkuyla kutlanacak. Çok farklı etkinlikler gerçekleştirilecek. Fransa’daki Türk göçmenler bizden, biz de onlardan çok memnunuz. Büyük bir çoğunluğu çifte vatandaş.
- Türkiye’de Fransızcaya ilgi azaldı, bunun farkındayız. Ama dünyaya, özellikle de Afrika’ya yoğun bir şekilde açılan Türkiye için Fransızca altın bir anahtar rolünde. Bu ülkelerin çoğunda resmi ya da ikinci resmi dil Fransızca.
- Vize konusunda büyük kolaylıklar ve hız getirdik. Evrakları hazır olanlar 48 saat içerisinde vize alabilecekler. Kimseyi yormayacağız, zora koşmayacağız.
- Karşılıklı olarak öğrenci ve turist sayısını artırmayı düşünüyoruz.
- Türkiye’deki gelişmeleri yakından izliyoruz. Televizyonlardaki tartışmaları ve gazeteleri yakından takip ediyoruz.
- İngilizce artık bir dünya dili ve İngilizce biliyor olmak gençlere çok büyük avantajlar kazandırmıyor ama ikinci bir dil onları farklı kılıyor. İşte bu yüzden dünyanın en yaygın dillerinden biri olan Fransızcayı biliyor olmak onlara çok farklı kapılar açacaktır.
- Kolejler ve üniversitelerle olan işbirliğimizi daha da artıracağız. Bu konuda istekli olanlara destek sağlayacağız.
- Daha önce Trabzon’da görev yaptım. Karadeniz ve insanları çok sıcak.
- Çocuklarımıza, Volkan ve Tayfun isimleri vererek sembolik bir jest yapmak istedik ve Türkçe isimlerini Fransızcadan (Aurelien ve Florian) önce kullandık. Çocuklarım isimleriyle gurur duyuyor ve kendilerini özel hissediyor. Üstünde Türkçe isimleri yazan, Trabzonsporlu futbolcuların imzaladığı formaları bile var.
- Laiklik, bizim için çok önemli, olmazsa olmazımız. Herkes dinini serbest bir şekilde yaşayabilirken, kamusal alanda da tarafsız olunmasını gerektiriyor. Bu tarafsızlığın şart olduğunu düşünüyorum.
- Türkiye ile 150 yıllık bir işbirliğimiz var. Türkiye’de 400’e yakın Fransız şirketi bulunuyor.
- Türkiye’nin AB üyeliğine en sıcak bakan ülkelerden biriyiz. Bir an önce girmesi bizi sevindirir.
- Eski bir ragbiciyim. Bu sporun Türkiye’de yaygınlaşması beni mutlu eder. ODTÜ’nün ragbi takımına maddi ve manevi destek veriyorum. Türk yemekleri çok güzel, aslında göbeğimle daha iyi mücadele edebilmek için spor yapıyorum.
- Türkiye’de siyaset çok hareketli ve herkesin gündeminde...
Özetin özeti: Görünen o ki Türkiye-Fransa ilişkileri bu dönemde hiç olmadığı kadar mesafe kaydedecek. Umarız kalıcı olur...