Fransa parlamentosunun aldığı kararı, herkesten önce, yine Fransız parlamentosunun içine sindiremediği ortada. 577 üyeli parlamentoda oylamaya 50 milletvekili katıldı ve tasarı 38 oyla kabul edildi. Yani 500’den fazla milletvekili, olaya taraf olmak istemedi. Eğer kabul yönünde oy kullanmak isteselerdi zaten gelirlerdi.
İşte bu noktada bize düşen görev, yangına körükle gidip, hâlâ kararsız durumda olan diğer milletvekillerini, kamuoyunu ve yasanın kesinleşmesine olanak sağlayacak senatoyu karşımıza almak yerine, onları, önümüzdeki birkaç aylık süreçte, nasıl ikna ederiz olmalıdır.
Bu o kadar zor mu?
Kesinlikle hayır. Rakamlar ortada. O kadar kıyamet kopartmalarına karşın 500’den fazla milletvekili oylamaya katılmadı. Yani böylesi bir oldu bittiyi onaylamıyorlar.
Soğukkanlılığımız yitirip, onları da çok küçük bir azınlığın safına itmek, bize hiçbir şey kazandırmaz...
Genç Bakış’ta konuşuldu
Fransa’da oylanan soykırımı inkâr yasası, önceki Genç Bakış’ta tartışıldı. Emekli Büyükelçi Yalım Eralp, Tarihçi Doç. Dr. Ahmet Kuyaş ve gazeteci Can Ataklı’nın konuk olduğu Haliç Üniversitesi’ndeki programda, bundan sonrası için önemli açıklamalar gerçekleşti. İşte onlardan satır başları:
Doç. Ahmet KUYAŞ - Tarihçi
- Kanunun metninde Ermeni ve Türkiye gibi bir kelime yok. Bu genel bir yasa. Çünkü bugüne dek Avrupa’da, Naziler hiç de o söyleneni yapmadılar diye çıkıp fikir özgürlüğünden yararlanmaya çalışan bir sürü insan vardı. Bu yasa buna da engel olmak için. Bir tek Türkiye’yi sıkıştırmaya yönelik değil. Uganda’da da soykırım olmamıştır diyen bu kanunla yargılanacak.
- Sen kendi tarihine bak demek yanlış. Zaten herhangi bir devletin herhangi bir senatosu, meclisi, bakanlar kurulu vs. tarihin hiçbir köşesine bakmakla yükümlü değil ve bakmaması da gerekiyor. Ama politikacılar hep bu konulara karışıyorlar. Bizim ülkemize de bakın Dersim’de ne olup ne olmadığına Başbakan karar veriyor.
- Soykırım sözcüğü garip bir sözcük. 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış ve tarihçilerin büyük bir kısmı diyor ki; 1948’den önce olmuş olaylara bu adı vermek doğru değildir. Bu önemli bir şey. Ayrıca bu soykırım tanımı Nazilerin Yahudilere yaptığının adı olarak ortaya çıktığı için birçok insan diyor ki, bu insanlık suçu olarak değerlendirilebilecek bir katliamdır. Ama Yahudi soykırımına benzeyen bir şey de değildir, aynı kefeye konulması yanlış olur.
- Diyelim ki dünya toplandı ve soykırım vardır dedi. Ben yine bu sözcüğü kullanmayacağım.
- İlle özür dilemek de gerekmiyor. Ermenilerin bu korkunç olayın yıldönümü kabul ettikleri 24 Nisan tarihinde Başbakanımız ya da bir bakanımız kalkıp bir Fatiha okursa bile yetecektir. Bu dostluk eli uzatmaktır. Yani politikada ilişkiler iyi olduğunda bu sorun unutulur.
Yalım ERALP - Emekli Büyükelçi
- 2008 yılının 28 Kasım günü Avrupa Birliği liderleri bir çerçeve karar alarak; yabancı düşmanlığı, ırkçılık, soykırım inkârcılığı konusunda bütün üye ülkeler yasa çıkarsınlar ve bunu yapanlara veya inkâr edenlere ceza versinler dedi. Bugün konuşulan bu yasanın geçmişinde bu karar var. Fransa seçim öncesi olduğu için şimdi yapıyor ama diğer ülkeler de bunu yapacaklar.
- Bu karar çıktığında Şükrü Elekdağ, Deniz Baykal ile birlikte gidip tedbir almamız gerek diye hükümeti uyardı ama bugüne dek hiçbir şey yapılmadı.
- AB liderlerinin aldığı kararların 4. maddesi; soykırım inkârcılığı için, soykırım konusunda bir milli ya da uluslararası mahkeme kararı lazım diyor. O yüzden Türkiye önceden tedbir alıp, Uluslararası Adalet Divanı’na gitme yollarını araştırmalıydı.
- Fransa’da oylanan bu iki maddelik yasanın içinde Ermeni kelimesi geçmiyor ama gerekçesinde 1915 olaylarına atıf var.
- Sen de Cezayir’de neler yaptın demek, Tencere dibin kara seninki benden kara demek gibidir, kabul etmektir. Diplomaside bir tez böyle savunulmaz, bilimsel savunulur.
- Büyükelçiyi çekmek yanlış bir şey. Çünkü büyükelçiye en çok kriz zamanlarında ihtiyaç var, piyano konseri için ihtiyaç yok. Biz bunu hep yaptık. Lüzumu yok.
- Böyle bir yasa AB’nin 28 ülkesinde çıksa, 28 ülkeye de ambargo mu koyacağız? 28 ülkeden elçimizi mi çekeceğiz?
- Bu yasa geçtikten sonra Ermeni soykırımı kabul edildi gibi bir izlenim doğmasın. Bunun için birinin ya ulusal mahkemeden ya da uluslararası bir mahkemeden bir karar çıkarması gerekir.
- Fransa’ya bu yasa ile düşünce hürriyeti kısıtlanıyor diyemeyiz. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde düşünce hürriyetinin ırkçılık, şiddete teşvik gibi konularda kısıtlanabileceği öngörülmüş.
- Ermeni soykırımını kabul edersek toprak talebi gündeme gelir deniyor. Ama toprak talebi meselesi toptan Lozan’da, ondan önce de Kars ve Moskova Anlaşmaları ile kapandı. Bu devirde kimse kimsenin toprağını güç kullanma dışında alamaz.
- Srebrenitsa’dan sonra Sırplara Bosna’ya biraz toprak ver dediler mi? Tazminat dahi yok. Çünkü soykırım sözleşmesi devletler değil şahıslar soykırım yaparlar, yani komutanlar vs der. Nitekim Bosna tarihte ilk defa Sırbistan aleyhine soykırım devlet davası açtı ve maalesef kaybetti.
Can ATAKLI - Vatan yazarı
- Biz birtakım ambargolarla Fransızların canını yakarız, peki bizim canımız ne kadar yanar? Bu dengeyi iyi gözetmek lazım. Biz daha zararlı çıkacaksak yapmanın bir anlamı yok.
- Hesabını sorarız deniliyor. Daha Suriye’den hesap soramadık. Kıbrıs’ta hani petrol arattırmayacaktık. Ne oldu?
- Demeliyiz ki; sen bu yasağı çıkardın ama Ermeni soykırımı kanıtlanmış mı? Önce buna cevap ver. İkincisi, kanıtlandı diyelim. Ama ben birtakım belgeler buldum ve senin çıkardığın bu yasa yüzünden ben bunu anlatamayacağım. Demek ki benim bilimsel çalışma özgürlüğümü, tarihi ortaya çıkarma özgürlüğümü de elimden alıyorsun.
- Tarihimizle ya da geçmişimizle yüzleşmek bu ülkeyi tümden yerin dibine batırmak anlamına da gelmemeli. Şu anda bilgisiz kişiler tarafından uluorta yapılan tartışmalar nedeniyle özellikle genç neslin kafasında başka bir Türkiye’de oluşmaya başlıyor.
Özetin özeti: Sabırla ve soğukkanlılıkla bu işin de üstesinden geleceğimize emin olmalıyız...