Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

GDO’lu ürün ekimi ispatlansın, istifa ederim
Haberin Devamı

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, GDO’lu ürün ekiliyor diyenlere, hodri meydan çekti: “İspatlayın, istifa edeyim”.
Bilgi Üniversitesi’nde, önceki gece gerçekleşen Genç Bakış’ta GDO’lu ürünlerle ilgili iddiaları cevaplayan Bakan Eker, bu konuda müthiş bir bilgi kirliliğinin yaşandığına dikkati çekerek, AB standartlarının ötesinde bir uygulamanın söz konusu olmadığını söyledi.
Bakan, GDO’lu ürünlerin güvenli olduğunu ama kendisinin doğaya müdahale edildiği için yemediğine dikkati çekti ve hiç kimseye de “Yiyin diye tavsiyede bulunmam” şeklinde konuştu. İşte programdan satır başları:
GDO konusu bilimsel bir konu; bu konuyu genetik uzmanlarının, bilim adamlarının konuşması ve tartışması gerekiyor. Ama bilen bilmeyen herkes konuşuyor. Bilgi kirliliği var.
Dünyada 125 milyon hektar alanda GDO’lu ürün üretimi yapılmaktadır. Bu, Türkiye’nin 5 katı demek. GDO’lu ürün üreten ülkelerin sayısı 27; bunlar ABD, bütün Latin Amerika ve Güney Amerika ülkeleri, Avustralya, yeni Zelanda, Çin, Hindistan, Japonya ve bazı Asya ülkeleri ve bazı Avrupa ülkeleri.
GDO’lu tohum ve ürün kesinlikle üretmiyoruz. Var diyen olursa koltuğumu bırakırım.
Devlet olarak GDO’lu ürünlere ihtiyatla yaklaşılması gerektiğine inanıyoruz. “Cartagena Biyogüvenlik Protokolü”nün ihtiyati tedbir prensibi var. Biz bu şartla bu sözleşmeye 2004 yılında 156 ülkeyle taraf olduk. Birlikte imza attık.
Bizim mevcut olan gıda, tarım, yem, Tarım Bakanlığı Teşkilat Kanunu ile Türk standartlarıyla ilgili kanunlarımız GDO yönetmeliğiyle ilgili düzenleme yetkisi veriyor. Yönetmeliğimiz AB uyumludur.
Türkiye’nin mevzuatı yoktur. Bizim yönetmeliği çıkarmamızın sebebi, Türkiye’nin bir an önce mevzuata kavuşması. Bu yönetmeliğin Türkiye’de GDO’lu ürünlerin geçişini kolaylaştıran değil, zorlaştıran bir yönetmelik olduğu çok açıktır. Çok yakında yasa da çıkacak.
Bilimsel komite oturacak, karar verecek, biz de o karara uyacağız.
GDO’lu ürünleri yemem. Tabiata müdahaleyi felsefem gereği doğru bulmuyorum. Normal ıslah yollarıyla Türkiye’de bu ürünleri geliştirebilirsiniz. Benim hükümetim, ortaya koyduğu destekleme politikalarıyla, Türkiye’nin mısır üretimini GDO kullanmadan 2.2 milyon tondan 5.5 milyon tona çıkardı.
Şu an başka türlü bir dış baskı altındayız, ticareti engelliyoruz diye.
Dünyada, bizim topraklarımızdan hububat, baklagil, zeytin tohumları gitmiş gen kaynağı olan bir ülkeyiz. 3900 üzerinde endemik bitkiye sahibiz. GDO üretimini kontrolsüz şekilde getirir de buna izin verirsek kendi biyoçeşitliliğimizi tehlikeye düşürürüz.
Üründe binde 9 ve üzerinde GDO tespit edildiği anda üzerine etiket konulmak zorunda. Zaten o ürünün içinde GDO yok demektir, işleme esnasında bulaşma olmuş olabilir. Çok miktarda bile varsa üzerine etiket koyma mecburiyeti var.
GDO’yu üretenler verimlilik amaçlı değil, daha az masraflı, daha az maliyetli üretim yapılsın diye üretiyorlar.
Türkiye’nin sulama isteyen ürünlerle ilgili çok eskiden beri sorunu var. Türkiye’de tarım topraklarının 5.5 milyon hektarını suluyoruz. 2012 yılında 6.5 milyon olacak GAP’ın devreye girmesiyle.
Uluslararası hukuka riayet etmek zorundayız. ABD, Avrupa Birliği etiket koyduğu için değil, risk analizini uzatarak ithalatı engellediği için mahkemeye verdi ve kazandı.
Avrupa’ya gönderilen armutlardan geri gelen yok. Bildirim var. Armutlarda Amitraz ilacı yüksek dozda kullanılmış, vaktinden önce hasat edilmiş büyük ihtimalle. Firma tespit edildi, onlarla ilgili gerekli işlem yapıldı.
2002 yılında Türkiye 30-32 milyon ton yaş meyve ve sebze üretiyor, 55 bin ton ilaç kullanıyor. 2008 yılında ise 42 milyon ton yaş meyve ve sebze üretiliyor, 49 bin ton ilaç. Üretim arttı, ilaç azaldı. Seralarda kullanılan çok tehlikeli bir ilaç var. Metil bromür, toprağı dezenfekte için kullanılıyor. Şimdi onların yerine arılar kullanılıyor.
Zirai ilaçları artık reçeteyle veriyoruz. Bitki koruma mezunu ve bu işin ziraat mühendisleri reçete yazar. Zirai ilaç bayilerine de sınırlama getirdik. Sertifikalı tarım danışmanlığı diye bir sistem gerçekleştirdik. 3500 civarında ziraat mühendisi, meslek kuruluşu, meslek odası sertifikalandı. Bebekleri, özel hassasiyet gösterdiğimiz için mutlaka korunması gereken bir grup olarak düşünüyoruz. Bebek mamalarında kesinlikle GDO’lu ürünler kullanılmayacak. Bu durum Avrupa standardının da ötesine geçen bir durumdur.
Faal olan üç tane laboratuvarımız var. GDO var mı? Yok mu? Analizini yapıyor, eğer varsa, hangi gen ve ne miktarda olduğunu tespit ediyor. İki tane laboratuvar yılbaşında faaliyete geçecek.
Hibrit tohum demek GDO’lu anlamına gelmez. İkisi çok farklı. Hibrit azman demek. Tohum ıslahı, ürün aynı ürünün tohumlarının melezlenmesi anlamına gelir.
Programın videosunu abbasguclu.com.tr’de izleyebilirsiniz.
Özetin özeti: Domuz gribi aşısında olduğu gibi, GDO’lu ürünler konusunda da öğrencilerin de vatandaşın da kafası karmakarışık. Başbakan “Aşı vurulmam” diyor, Bakan da “Yemem” diyor. Ama vatandaş aşı vurulsun ve GDO’lu ürünleri yesin istiyorlar! Ama artık inandırıcılıkları kalmadı. İnsanların aşıdan ve sebze, meyvelerden kaçması biraz da bu yüzden.