Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ÖSYM kayıtları, tarafsız bir bilirkişi tarafından incelense ortaya bilmediğimiz daha neler çıkar, neler...
200 puanla açıkta kalan süper bir öğrenci ısrarla optik okuyucuların hata yaptığını söylüyor ama derdini kimseye anlatamıyor. "Sınav sonuçları geldiğinde fen sorularında 4 netimin eksik hesaplandığını gördüm. ÖSYM'ye itiraz ettim, sonuçlar optik okuyucuyla iki kez okunuyor hata olması imkansız deyip başvuruma olumsuz cevap verdiler. Üstelik bir de azarladılar. Nerede hata olabilir diye düşündükçe 4 soruda cevap şıklarını değiştirdiğim aklıma geldi. İyice sildim ama yine de iz kaldı. Tahminim, çok hashas olan optik okuyucu çift cevaplı diye bu 4 soruyu da iptal etti. Şimdi ikinci kez cevap kartımın incelenmesini ve bana da gösterilmesini istedim. Bakalım gösterecekler mi?" diyor. Öğrenci kendisinden çok emin. Üstelik optik okuyucular da sabıkalı. Orta öğretim başarı punlarının hesaplanmasında hata yaptıklarını YÖK Başkanı'nın kendisi söyledi. Ayrıca hatalı değilse bile öğrencinin rahatlatılması gerekir.
Hemen her gün benzeri yüzlerce şikayet geliyor. Eskiden ÖSYM'yi, bilgisayarları, optik okuyucuları daha yoğun savunabiliyordum. Oysa artık ne sistem doğru diyebiliyorum, ne de bilgisayarlar ve optik okuyucalar hata yapmaz diye kestirip atabiliyorum. Çünkü Gürüz döneminde her şeyin mümkün olabileceğini gördük. Şimdi bir de başımıza sınav çetesi çıktı. Kimi başkasının yerine sınava adam sokmuş, kimi de cevap anahtarı pazarlamış. Polis yakalayabildiğini yakalıyor. Ya yakalanmayanlar? Hani ÖSYM giriş belgelerinin sahtesi yapılmıyordu? Hani soru kitapçığının dışarı sızdırılması artık mümkün değildi?..
Dün bir hocamız, bir kitapçığın dışarı sızdırılmasıyla cevap anahtarının satılmasının mümkün olmadığını, 12, 13 değişik türde soru kitapçığı bulunduğu için olayın çok daha büyük boyutlarda olabileceğine dikkat çekti. Haksız sayılmaz. Olay karmaşık boyutlarda. Polisin verdiği bilgi dışında ÖSYM ve YÖK'ten çıt çıkmıyor. Kamuoyunu aydınlatsalar da tereddütler giderilse...
Üniversite giriş sınavındaki skandalları haftalardır yazıyoruz. Görünen o ki daha haftalarca yazacağız. Hele bir de açılan davalar başlasın, TBMM yeni yasama dönemine girsin, seyreyleyin gümbürtüyü...
Madem ki şeffaf toplum istiyoruz. O halde başta ÖSYM olmak üzere diğer tüm kurumların da şefaf olması gerekmez mi? YÖK ve ÖSYM'nin dokunulmazlık zırhının arkasına saklanıp, biz ne yaptıysak doğrudur mantığı artık iflas etti. YÖK Başkanı Gürüz ve ÖSYM Başkanı Toker, eğer başında bulundukları kurumları biraz olsun düşünüyor ve daha fazla yıpranmalarını istemiyorlarsa, geriye dönüp, bakıp gereğini yerine getirmeleri gerekir. Bir TV reklamında Robert Bosch, her şeyinizi kaybedin ama güvenirliğinizi asla diyordu...



Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr