ÖSYM, bundan 25 yıl önce rahmetli Altan Günalp tarafından kuruldu. Üniversiyeteye giriş, daha önce hem daha karmaşık, hem de suiistimallere açıktı. ÖSYM ile birlikte tüm söylentiler kesildi. Belki adilane değildi ama kesinlikle objektif ve güvenilirdi. Ne bir torpil, ne de bir öğrenciyi diğerinin önüne geçiren haksızlık söz konusuydu...
Yıllarca bu böyle devam etti. Ne zamanki YÖK bu işlere burnunu sokmaya başladı, kargaşa da beraberinde geldi. Sorular çalındı. Bir gecede tüm kurallar altüst edildi. Çalışana değil tembele, uyanığa prim verildi.
Bu arada ÖSYM'nin üzerindeki sınav yükü de artıkça artı. Sorunsuz sınav isteyen onun kapısını çaldı. En son Devlet Memurluğu Sınavı da ağır yük altında dizleri titreyen bu kurumun üzerine verildi.
Eskiden ÖSYM bir değişikliğe gittiğinde en az üç yıllık bir ön çalışma yapardı. Kılı kırk yorar, bir tek öğrencinin dahi haksızlığa uğramaması için her türlü alternatifi düşünürdü. Oysa şimdi bir dayatma şeklinde kendisine uygulattırılan yeni sistemden o da memnun değil. Sakıncalarını o da görüyor. Ama ağzını açamıyor. Çünkü öyle isteniyor...
24 Ağustos'ta açıklanacak yerleştirme işleminden sonra kıyamet kopacak. Sınavda yüksek puan alanın, okulundan en iyi dereceyle mezun olanın değil, daha vasat durumdakilerin, daha iyi yerlere girdikleri görüldüğünde sisteme olan güven tümden sarsılacak. ÖSYM 25 yıl boyunca tırnaklarıyla kazıyarak oluşturduğu güven ortamını, YÖK'ün dayatmasıyla kendi eliyle yok ediyor. Yazık. Çok yazık!..