On binlerce aile, okula yeni başlayacak çocukları için daha şimdiden okul arayışı içinde. Kafaları karmakarışık. Hemen her gün bu konuda çok farklı sorularla karşılaşıyoruz. Hepsi de hayati önem taşıyor. Çünkü çoğu daha ilk kez veli oluyor. Çocukları en iyi okullarda okusun istiyor...
Liselere ve üniversiteye girişin yolu belli. Özel öğretmen, dershane, giriş sınavları derken hemen herkes kendisine bir yön çiziyor. Peki ama ilköğretim okulu seçerken neye dikkat edilecek? Popüler okullara öğrenci alınırken. daha okuma yazma bile bilmeyen öğrencilerden ne istenecek?
Velilerin kafasını karıştıran da zaten bu konular.
En zor durumda olanlar ise yükseköğrenimli çalışan anne-babalar. Çocukları çok iyi okullarda okusun istiyorlar. Kazandıklarının tümünü bunun için harcamaya hazırlar. Peki ama değer mi? Ya da onca masrafa değecek okullar hangisi?..
Özel okul deyip geçmeyin! Anaokulu, özel okul, kolej, vakıf üniversitesi derken neredeyse 15 yıllık bir süreç söz konusu. Öğretim ücretinin yanı sıra, özel ders, dershane ve diğer eğitim giderlerini de kattığınızda karşınıza yüz binlerce dolarlık bir bilanço çıkıyor. Milyon doları bulanlar bile var. Peki alınan bu özel öğretim, bunca masrafa değiyor mu? Ve bunun alternatifi var mı?
Bu konuda, genel anlamda ne söylense yanlıştır. Çünkü çocuktan çocuğa değişen bir sistem söz konusu.
Aynı süreç bazı çocuklar için mükemmel sonuçlar verirken, pek çoğu için çöpe atılan paranın ötesinde bir anlam taşımıyor.
Bu noktada özel okullar iyi, devlet okulları vasat demek ne kadar yanlış ise hali vakti yerinde olanlar için ille de parasız eğitim inadı da bir o kadar yanlıştır.
Devlet okulu seçeneği
İlköğretimden üniversiteye kadar çok başarılı devlet okullarımız var. Özellikle de ilköğretim ve üniversite düzeyinde. Liselerde ise yabancı okullar bu oranı özellikle İstanbul’da özel okullar lehine dengeleyebiliyor. Peki, devlet okullarından hangileri, diğerlerine göre daha iyi ve onlara girmek için ne gerekiyor?
Nüfusa dayalı kayıt sistemi nedeniyle eğer sıkı bir torpiliniz yok ya da yüklü bir bağış verecek konumda değilseniz, kendi mahalleniz dışındaki devlet ilköğretim kurumlarına kayıt yaptırmanız zaten mümkün değil. Bu durumda ya o bölgedeki en iyi okullardan birini bulacaksınız ya da pek çok velinin yaptığı gibi oturduğunuz semti değiştireceksiniz.
Bu konuda duyulan şikâyetlerin başında devlet okullarının kalabalıklığı, yarım gün eğitim yapmaları ve sosyal etkinliklerinin az oluşu geliyor.
Ama her şeye rağmen bu seçeneğin göz önünde bulundurulmasında yarar var...
Özel okul seçeneği
Aslında özel okullar çok abartılıyor. İlk ve orta öğretimde yüzde 3, üniversitelerde yüzde 6 civarında. Bunlar içerisinde çok popüler olan, kontenjanını ful dolduran, mezunları havada kapılan ya da bir sonraki eğitim kurumlarını kafadan kazananların sayısı da il bazında baktığınızda bir elin parmakları kadar bile değil.
Peki, o kadar para ve o kadar sıkıntıya değer mi? O artık sizin bileceğiniz iş. Pek çok okulda öğrenci ve veli memnuniyetinin çok fazla olmadığını ve verdikleri paranın karşılığını alamadıkları kanısı çok yaygın, bunu da özellikle hatırlatırız.
Ama bu noktada çocuklara bırakılacak en iyi mirasın eğitim olduğunu da özellikle göz önünde bulundurmalısınız. Paranız varsa, harcamalar sizi sıkıntıya sokmayacaksa, iyi bir özel okul arayışına hemen şimdi başlayabilirsiniz. Bu noktada da size söylenenlerden çok mezunlarla konuşmanız en doğru yol olacaktır.
Özel okul kervanına bir kez katılmaya görün, ayrılmak çok zor. Bunu da aklınızdan sakın çıkarmayın. Ya da ilk çocuktan sonra ikinci çocuğu da. Ve en önemli noktalardan biri de ilk ve orta öğretimde harcanıp tükenen kaynaklar ileride örneğin üniversite, yüksek lisans ya da yurtdışı eğitimde çok daha yarar sağlayabiliyor.
Eğitimi bir maraton yarışı gibi düşünün. Moralinizi, enerjinizi, gücünüzü yarışın ilk yüz metrelerinde bitirmek yerine sonuna kadar idare edin...
Özetin özeti: Çocuklara en büyük kötülüğü bazen iyilik olsun diye anne-babalar yapıyor. Aman bunlardan biri de siz olmayın!..