YÖK’ün 28’inci kuruluş yıldönümü yine protestolarla kutlandı. Bir başka kurum yok ki bu kadar yoğun eleştiri almasına rağmen giderek güçlensin.
Kurulduğundan beri neredeyse tüm siyasi partilerin “Mutlaka kaldıracağız” dediği bir kurum. Ama nedense, muhalefetteyken söylenen tüm bu sözler iktidara gelindiğinde unutuluyor.
A’dan Z’ye son 28 yılda, iktidarların bu konudaki genel tavrı, “Bugüne kadar bu gücü başkaları kullandı, biraz da biz kullanalım” şeklinde. Bu dün de böyleydi, bugün de.
AKP, YÖK’e en karşı olan partilerden biriydi. Bırakın muhalefeti, Sezer ve Gürüz dönemlerinde YÖK için söylenmedik laf bırakmadılar. Ama şimdi tümüyle kendi kontrolleri altına girince, bırakın kaldırmayı, yetkilerini her geçen gün daha da artırıyorlar.
YÖK, 12 Eylülcüler tarafından üniversiteleri zapturapt altına alsın diye ideolojik olarak kuruldu ve sonraki yıllarda da hiçbir zaman akademik bir kurum olamadı. Hep siyasi kimliği öne çıktı. Neredeyse aldığı her karar akademik ve bilimsel olmaktan çok siyasi bir kimlik taşıyor.
Doğramacı, aklınca, YÖK’ü kurarken bağımsız bir yapıya kavuşturmayı amaçladı. Üçlü bir sacayağı üzerine oturttu. Üyelerin üçte birini Çankaya, üçte birini hükümet, üçte birini de Üniversitelerarası Kurul atıyor. Düşünüldü ki hiçbiri tek elde ya da tek eksende toplanmayacak. Ama kuruluşundan beri olduğu gibi, şu anda da yine tek görüşlü, tek ayaklı bir YÖK var. Sadece bir uçtan öteki uca gidiyor, o kadar.
Bunu anlamak için şu anki YÖK üyelerine bakmak yeter de artar. İşte YÖK üyeleri:
Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan (Başkan), Prof. Dr. İzzet Özgenç (Başkan Vekili), Prof. Dr. Ömer Demir (Başkan Vekili), Prof. Dr. Ali Ekrem Özkul (Yürütme Kurulu üyesi), Prof. Dr. Atilla Eriş (Yürütme Kurulu üyesi), Prof. Dr. Berrak Kurtuluş (Yürütme Kurulu üyesi), Prof. Dr. Durmuş Günay (Yürütme Kurulu üyesi), Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç (Yürütme Kurulu üyesi), Prof. Dr. Muhittin Şimşek (Yürütme Kurulu üyesi), Prof. Dr. Ayşe Soysal, Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın, Prof. Dr. Mustafa İlhan, Prof. Dr. Mustafa İsen, Dr. M. Emin Zararsız, Naci Ağbal, Prof. Dr. Nemci Yüzbaşıoğlu, Prof. Dr. Recep Öztürk, Prof. Dr. Sait Bilgiç, Prof. Dr. Yunus Söylet.
YÖK’te Yürütme Kurulu üyeleri daimi görev yapıyor diğerleri ise ayda bir toplandıkça genel kurula katılıyor...
İnşaat Mühendisleri
İki gündür Antalya’da İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi’nin düzenlediği 1. İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumu’nu izliyorum. Bir de panele katıldım. Çok bilgilendim. Hem de fazlasıyla.
Mühendisler, eğitimcilerden çok farklı. Sürekli bilgilendiriyorlar. Kürsüden biri iniyor, diğeri çıkıyor. Hepsinin anlattığı da birbirinden önemli. Tam söylenenleri not alıp, onun üzerine yorumlamalar yaparken, bir başkası söz alıyor, çok daha çarpıcı bilgiler sunuyor. Sonuçta eğitimden mühendisliğe, üniversitelerden gençliğin dünden bugüne beklentilerine yönelik o kadar çok şey konuşuldu ki bir yazıya sığacak gibi değil. Ara ara onları uzun uzadıya sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü hepsi çok önemli. Ama şu anekdotu bugün sizlerle paylaşabiliriz.
Biliyorsunuz Türkiye’deki en meşhur inşaat mühendisi Demirel. Mühendisler Odası, bir ara, Başbakan’ken, mühendislerin haklarını kısıtladığı gerekçesiyle Demirel’i odadan ihraç etmiş. Sonra aradan yıllar geçmiş, odanın kuruluşunun 50. yılında, bağımsız bir bilim kuruluna, 50 büyük inşaat mühendisliği projesini tespit ettirmişler. Bu 50 eserden 30’dan fazlasının altında Demirel’in imzası çıkmış. Bunun üzerine, ihraç ettikleri eski üyelerini davet edip onur ödülü vermişler. Bu da hem İnşaat Mühendisleri Odası’nda, hem TMMOB’da fırtınalar kopartmış...
Özetin özeti: Dünün en parlak mesleklerinden biri, bugün yeniden o eski günlerinin arayışı içinde. Artıları kadar eksileri de var. Onlar da bir başka yazıda...