Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, haziranda öğretmenlere yönelik bir genelge yayımladı.
"Öğretmen kurullarında öğrencinin durumunu değerlendirirken başarısız olduğu yönleri değil, başarılı olduğu yönleri dikkate alın" dedi. Çağdaş eğitim anlayışı da bu yönde: Her öğrencinin mutlaka başarılı olabileceği en az bir yeteneğinin bulunduğu, öğretmenlere düşen görevin de bu yetenekleri bulup geliştirmek olduğu varsayılır. Özetin özeti: Çağdaş eğitim sistemleri öğrenciyi harcamaya değil, her koşulda onları kazanmaya yöneliktir. Öğrenciyi bilmediklerine göre değil, bildiklerine göre değerlendirir. Kişisel, duygusal ölçümleri değil objektif kriterleri dikkate alır...
Bu çerçeveden bakıldığında zorlu ÖSS barajını aşıp lise sonda bir - iki dersten kaprisli öğretmenlerin gazabına uğrayanları çok daha iyi anlayabiliyoruz.
"Ağzınızla kuş tutsanız geçirmem" diyen ve sınıfta bırakmayı marifet sayan öğretmenler öğrenim hayatınız boyunca mutlaka sizin de karşınıza çıkmıştır. Sayıları her ne kadar azalsa da hala öğrenci ve velilere kan kusturuyorlar.
Zeynep, İngilizce iktisadı kazandı. Matematik dışında bütün dersleri çok iyi. Haziranda tek dersten not yükseltme sınavına girdi. Başaramadı. Ağustosta yeni bir sınav hakkı daha verildi. Ona da girdi. Yine mezun olamadı. On kez daha sınav hakkı verilse
"Sizi mezun etmem" diyen öğretmeni olduğu sürece diploma alması mümkün değil. İlk akla gelen acaba öğretmenine karşı kırıcı bir şey mi yaptı? Ama öyle bir durum da söz konusu değil. Başarısız deseniz ÖSS'yi kazanması mümkün olmazdı. Görünen tek neden: Hala o sıfırcı hoca mantığı...
Zeynep'in arkadaşlarından çoğu yaz tatinde nakillerini başka okullara aldırıp, ikinci not yükseltme sınavına orada girdiler ve mezun oldular. Üniversiteyi kazanan pek çok benzer öğrenci de torpil ya da hocasından özel ders (!) alarak son anda Zeynep'in durumuna düşmekten kurtuldu. Peki ya geride kalanlar ne olacak? Gerçek mağdur onlar. Tek ders yüzünden onları hayata küstürmek niye? Önceki yıllarda olduğu gibi böylesi mağdur öğrenciler, öğretmenler kurulu kararıyla mezun edilemezler mi? Sayın Bakan da genelgesinde öyle demiyor muydu?..
Bu durumdaki öğrencilerin ağzı öylesine yandı ki, bir daha asla bütünlemeye kalmazlar. Lütfen onları hayata küstürmeyelim. Sayın Bakan! Hiç olmazsa bu konuda bürokratların değil de mantığınızın, vicdanınızın sesini dinleyin...
Tatil sıktı
Deprem tatili nedeniyle velilerin de, öğrenci ve öğretmenlerin de sabrı iyice taştı. Bu arada bir şey yapılsa sorun değil. Ama okulların yüzde 95'inde tek bir çivi bile çakılmıyor. Anlayacağınız, psikolojik rahatlama getirsin denilen tatil artık sıkıntı vermeye başladı. Deprem tatili, umarız giderek yaygınlaşan söyentide olduğu gibi turizim sektörü için uzatılmıyordur!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr