Abbas GÜÇLÜ
İSTANBUL Lisesi, süper öğrencilerin tercih ettiği en başarılı güzide okullarımızdan biri. Ama son yıllarda üzerinde büyük oyunlar oyananıyor. Okul devlet okulu, ancak vakıf yöneticilerinin gölgesi, hiç üzerinden eksik olmuyor.
Vakfın okul bahçesine açtığı ilkokula dolarla, markla öğrenci alınırken, hileli kura torbası kullanıldığı için güvenirliğine gölge düşürüldü. Mahkeme aylarca sürdü. Okul müdürü görevden alındı, noter hapse atıldı, vakıf başkanı aylarca ortadan koyboldu. Okul hiç hak etmediği bir itibar erezyonuna uğradı...
Alelacele kurulan ilkokula öğrenci aranırken, hiçbir yasal dayanağı olamamasına rağmen, mezunlarının sınavsız olarak İstanbul Lisesi'ne geçiş yapacakları vaat edildi. Milli Eğitim defalarca böyle bir geçişin mümkün olamayacağını açıkladı. Ama yanlışta ısrar ettiler.
Aradan yıllar geçip
Mesut Yılmaz yeniden başbakan olunca, kayıp vakıf başkanı tekrar ortaya çıktı ve Mesut Bey'in daha önceki başbakanlığı döneminde gündeme getirdiği temcit pilavını ısıtmaya başladı. Başbakan'ı, mezun olduğu okul için bir şeyler yapmaya ikna etmiş ki, 5 Ocak tarihli
Resmi Gazete'de ilginç bir
çerçeve anlaşma yayınlandı.
Türk ve
Alman hükümetleri arasındaki anlaşma
"Türkiye'de Almanca eğitim veren bir vakıf üniversitesi kurulmasını" öngörüyor. Ama büyük bir kurnazlık örneği sergilenerek, kapsamına, şaibeli bir biçimde öğrenci yerleştirilmeye çalışılan vakıf ilkokulu ile Milli Eğitim'in gözbebeği İstanbul Lisesi de alınmış. Amaç
İstanbul Lisesi'nin isminden ve olanaklarından sonuna kadar yararlanmak.
Belli ki, çerçeve yasayı hazırlayanların eğitim mevzuatından fazla bir bilgisi yok. Asıl garip olan ise, dünyadan bihaber Milli Eğitim Bakanımızın sözkonusu anlaşmayı hiç inceletmemiş olması! Ciddi olarak ele alındığında pek çok maddesi değişebilir. Örnek olarak
Galatasaray Üniversitesi alınmış ama, onun vakıf değil, devlet üniversitesi olduğu unutulmuş. Ayrıca Galatasaray'ın ilköğretim okulu da vakıf değil, devlet okulu.
Anayasa'ya göre, ilköğretim anadilde yani Türkçe yapılır. 8. sınıf sonuna kadar Türkçe eğitim esastır. Ama çerçeve anlaşmaya bakın:
"İlköğretimin 3. sınıfından itibaren lise öğretiminin sonuna kadar yanlızca Türk Dili Edebiyatı, Tarih, Coğrafya, Yurttaşlık Bilgisi ve Din dersleri Türkçe okutulur..." Peki ya diğer dersler?.. İlköğretim okulunu bitirenler de, merkezi sınava girmeden İstanbul Lisesi'ne geçiş yapabilecekmiş. Yani özel bir okuldan, devlet okuluna!.. Ayrıca liseden de üniversiteye... Oh ne ala.
Galatasaray da arkasında büyük bir destekle yola çıkmıştı. Mevzuatı aşamadı ve devlet şemsiyesi altında kaldı. Fark: Onların başbakan mezunları yoktu, bunların var. Herkese, her kuruma eşit muamele isteyen, çetelerle mücadele başlatan Başbakan
Yılmaz, bakalım bu konuda objektif olabilecek mi?.. İstanbul Lisesi'ni çok seviyoruz. Yeni bir macera hepimizi üzer!
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr