Öğrenci sorunlarıyla ilgili her gün yüzlerce mesaj geliyor. Hemen hepsi kırgın. Faturanın hep kendilerine çıkartılmasından duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlar. Pek çoğunda da haklılar...
Gençlerin yüzüne bir bakın. 20'li yaşlarda 50'li, 60'lı yaşların bezginliği içerisindeler. Dokunsanız ağlayacaklar. Gençliğin heyecanı ve coşkusunu yaşayanlar o kadar az ki!..
Peki neden bu haldeler?
Sorunun cevabını bulmak için hiç uzağa gitmeye gerek yok. Eğitim sisteminin biraz içerisine girin, öğrenciler neden bütün gün turşu satıyorlar hemen anlarsınız.
Türk eğitim sistemi, Batılı sistemlerin aksine öğrenci merkezli değil. Bürokrasi odaklı. Batılı eğitim sistemleri, öğrenciyi kazanmaya yönelik. Bizimkisi ise öğrenci bir hata yapsa da canına okusam yaklaşımı içinde. Bu yüzden de anaokulundan itibaren öğrencileri mutsuz etmenin peşindeyiz.
İyi okul sayısı az olduğu için eğitimin her kademesinde sınav, mülakat, kura, torpil, rüşvet... Ne arasanız var. Bir kişi mutlu ediliyorsa, yüz kişi hayata küstürülüyor...
Üniversite sınavını ele alalım. Sınava girip de istediği yeri kazananların oranı yüzde 3 bile değil. Sadece ÖSS, küskünler ordusuna her yıl yüz binlerce genci katıyor. Şu günlerde anadolu liseleri, fen liseleri başvuruları yapılıyor. Onlarda kazanma oranı yüzde 10'nun üzerinde değil. Henüz 15, 16 yaşındaki körpecik gençlere başarısız damgası vurup sistemin dışına iteliyoruz...
Türkiye'de 17 milyon öğrenci var. Anadolu liseleri, fen liseleri, süper liseler, kolejler ve gözde üniversitelerde okuyanların hepsini toplasanız bir milyonu geçmez. Ya geride kalan 16 milyon? Eğitim sisteminin dışında kalan 10 milyon genci de bu kervana kattığınızda ortaya 26 milyonluk bir mutsuzlar ordusu çıkıyor. İşte evde, sokakta, okulda hep yüzü asık görmeye alıştığımız gençler bunlar...
Gençlerle sık sık bu konuları konuşuyoruz. Kendilerini suçlu gibi görüyorlar. Sanki tek suçlu kendileriymiş gibi. Anlatmaya çalışıyoruz: Üniversite sınavına giren gençlerin tamamı 100 üzerinden 100 puan alsa bile değişen bir şey olmayacak. Yine yüzde 3'ü istediği yere girebilecek, yüzde 97'si mutsuzlar kervanına katılacak. O halde üzülmeye değer mi deseniz de, hepsi boş...
En kötüsü de, kendilerinden kaynaklanmayan sorunlar yüzünden hep kendilerini suçlu hissetmeleri. Bu yüzden de gülmeyi, eğlenmeyi, gençliğin gereklerini yerine getirmeyi hak etmediklerini zannediyorlar. Yazık, çok yazık.
Özetin özeti: Gençleri her fırsatta kırıyoruz, döküyoruz. Ondan sonra da geleceğin mimarları sizlersiniz diyoruz. Böyle kandırmaca olmaz!..
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr