Önceki gün, Genç Bakış için Eskişehir’deydik. Haftanın her günü uçak olmadığı için karayolu ile gittik. Uçaklar iş yapmıyormuş. Özel hava yolları, o yüzden gelmemiş. Türk Hava Yolları’nın da tek seferi var o da sabahın köründe.
Oysa Eskişehir tam bir üniversite kenti. Osmangazi ve Anadolu Üniversitesi’nde 50 bini aşkın öğrenci var ve tamamına yakını da farklı kentlerden. Yani gelen giden trafiği bir hayli yüksek.
İstanbul- Eskişehir yolunu bilenler, o hattın İstanbul’u Ege ve Akdeniz’e bağlayan artel olmasına rağmen ne kadar kötü olduğunu çok iyi hatırlarlar.
Tek şeritli yolda sebze, meyve ya da eşya taşıyan kamyonlardan birisinin arkasına düşüldüğünde nasıl eziyet çektiklerini ve her defasında bir daha bu yoldan geçmeyeceğim diye tövbe etmelerine rağmen başka çareleri olmadığı için yine gidip-geldiklerini dün gibi hatırlarlar.
Ama bu kez Eskişehir yolculuğu çok keyifli geçti. Çünkü o kıvrım kıvrım tek şeritli yol çift şeritli otobana döşmüş. Pırıl pırıl asfalt ve takıntısız trafik vardı. Ekipteki tüm arkadaşlar yol boyunca “Helal olsun Tayyip’e“ demekten kendilerini alamadı. Ve zaman zaman gözümüze ilişen hızlı tren viyadük ve tünelleri de bu takdir duygularını iyice doruğa çıkarttı. Çünkü yapılan iş gerçekten büyüktü. Ya da o kadar abartılı olmasa da bugüne kadar ihmal edilmiş bir görevdi.
Eskişehir’e her gidişte, “Siyasileri nasıl küstürdünüz de bu yol yapılmıyor, belli ki cezanız büyük” diye şaka yapardım. Şimdi ise tam tersi oldu.
Ne yaptınız ki yol bu kadar sürede bitti dedim. Onlarca farklı senaryo anlattılar.
Ankara-Eskişehir hızlı tren hattını hiç kullanmadım. Ama onu da anlata anlata bitiremiyorlar. Hem süre çok kısalmış hem de büyük bir konfor varmış. Eskişehir-İstanbul hattı da yakında bitecekmiş ve Ankara-İstanbul arasında da artık öncelikli tercih tren olacakmış. Hem de çok yakında!..
Yeni yoldan böylesine etkilenince, yayın öncesinde bu durumu büyük bir heyecanla, tıpkı şimdi size olduğu gibi Kılıçdaroğlu’na da anlattık. Hiç tereddütsüz o da takdir etti. Ve “Evet bu konuda başarılılar“ dedi. Yiğidin hakkını yiğide verdi.
Başbakan Erdoğan’ın yaptığı hizmetlerin takdir edilip üst üste seçim kazanması gibi Kılıçdaroğlu’nun da özellikler gençler arasında giderek sempati kazanması da bu yüzden. Yani önyargıları yok!..
Eskişehir denilince akla hemen Anadolu Üniversitesi gelir. Oysa önceki gün Genç Bakış’ta Türkiye Eskişehir’de Anadolu gibi çok özel bir üniversitenin varlığını da keşfetti. Kampüsüyle, öğretim kadrosu ve öğrencileri ile gelecek için umut veren yeni bir üniversite gördüler.
Osmangazi Üniversitesi, 17 yıl önce Anadolu Üniversitesi’nin başta tıp olmak üzere bazı fakültelerinin bölünerek yeniden yapılandırılmasıyla oluştu. Ve en büyük desteği de yine Anadolu Üniversitesi’nden gördü. Bugün geldiği nokta ise bazı alanlarda kurucusunu da kıskandıracak boyutlarda.
Öğrenci profili küçük bir Türkiye’yi andırıyor. Her yerden gelmişler. Önce Eskişehir’e sonra da bilerek Osmangazi’ye. Kimse sizi tanımazken siz burayı nasıl buldunuz sorusuna, hep, “Daha önce bu üniversitede okuyanların anlattıklarından etkilenerek” cevabını verdiler.
Peki aradıklarını bulmuşlar mı? Memnunlar mı?
Diğer kentler ve üniversiteler kıyaslandığında, memnuniyet derecesi fazlasıyla yüksekti.
Ama ara ara Belediye Başkanı Büyükerşen’in de, Rektör Fazıl Tekin’in de kulaklarını sık sık çınlattık. Şikâyetler İstanbul’daki ya da diğer kentlerdeki öğrencilerden çok farklıydı.
Kulakları en fazla çınlayan ise kuşkusuz YURTKUR Genel Müdürü Hasan Albayrak’tı. 60 kız öğrencinin aynı koğuşta, çok zor koşullarda kalıyor olması, tıpkı otoyol gibi hepimizi hayretler içerisinde bıraktı.
Pet çok alanda zoru başaran iktidar, her yıl yüz binlerce konut üreten Türkiye, nasıl olur da hâlâ 60 kişilik koğuş utancından kurtulamaz dedik.
Yeni baştan çağdaş bir kent yaratan Büyükerşen’in öğrencilerin ulaşım ve sokak köpeklerinden kurtulma sorununa nasıl olur da çözüm üretemediğinin şaşkınlığını yaşadık.
Özetin özeti: Ne zaman İstanbul dışına çıksak, artılarıyla eksileriyle büyük sürprizlerle karşılaşıyoruz. Bazen gurur duyuyor, bazen de üzülüyoruz...