Kolejler için eskiden kıyametler kopardı. Çocuklar daha anaokulundan itibaren yarış atı gibi hazırlanır, üç, beş öğretmenden birden ders alırlardı. Robert, Üsküdar Amerikan, Alman, Avusturya, Fransız ve İtalyan okulları çocuklardan çok velilerin hayallerini süslerdi. Sonra bu kervana Türk okulları da katıldı. Koç, Yüzyıl Işıl, Işık, Eyüpoğlu, Bilfen ve daha pek çok okul için yıllarca kıyasıya sınav yarışı yapıldı.
Sınava onbinlerce ilkokul 5'inci sınıf öğrencisi giriyordu. Ancak, son bir kaç yıl içinde başvurular bıçak gibi kesildi. Bu ilgi azalmasına sınavın, kesintisiz ilköğretim nedeniyle 8'inci sınıftan sonraya ertelenmesi, bir gerekçe olarak gösterilse de asıl neden ortalama 5 milyar liraya varan ücretler oldu. Sınava bu yıl 4 bin 728 aday girdi. Bunlardan bin 447'si yerleştirildi. Oysa toplam kontenjan 5 binin üzerindeydi. Yani başvuran öğrenci sayısından daha çoktu. Bu yüzdenden de üç, beş okul dışında okulların çoğunda kontenjanlar boş kaldı. Buraya kadar herşey normal. Asıl anormallik, sınavın değerlendirmesinde.
Bugüne kadar tüm sınavlarda ağırlıklı testler Türkçe ve Matematik'ti. Ayrıca söz konusu okullar Matematik ve Fen ağırlıklı eğitim yaptıkları için, öğrencilerin Matematik ve Fen kafasına sahip olması özellikle aranırdı. Ama son sınavda ortaya çıkan tablo tam bir rezalet. Sınav, 25'er soruluk dört testten oluştu ve işte her teste 25 sorunun tamamını doğru yapanların aldıkları puanlar:
Fen: 166.437, Matematik: 170.597, Türkçe: 243.057, Sosyal: 258.013.
Muhtemel ki, abuk subuk soruların yer aldığı Sosyal'de Türkiye ortalaması düşük olduğu için, puan getirisi fazla oldu. Ama böyle saçmalık olmaz. Bir şekilde dengelenmeliydi. Fen ve Matematik sorularının tamamını yapanla, Türkçe ve Sosyal sorularının tamamını yapanlar arasında 165 puanlık fark var ki, bunu kabullenmek mümkün değil. Veliler daha şimdiden mahkemelerin yolunu tuttu, sanıyorum yakında okullar da biz sosyal değil fen ve matematik öğrencisi istiyoruz diye kazan kaldıracaklardır...
Rektörlük krizi
Erzurum Atatürk Üniversitesi'ndeki seçimin galibi Cevat Gerani de, tarikatçı olduğu gerekçesiyle YÖK vetosu yemişti. Gerani ile dün uzun uzun görüştük. Tarikatçı olduğunu kesinlikle kabul etmiyor. Cumhurbaşkanı ve YÖK'e gönderdiği mektuplarda tarikatçı olduğum ispatlansın değil rektörlük, hocalıktan istifa edeyim diyor. Nurculuğu kesinlikle kabul etmiyor. Atatürkçülüğüne toz kondurmuyor. YÖK bakalım şimdi ne diyecek?..
Deprem Konseyi
Deprem nedeniyle başta İstanbul pek çok kentte halk yine panikte. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bu konuda toplumu bilgilendirsin, kısa ve uzun vadeli planlar yapıp, kamuoyunu rahatlatsın diye kurulan Ulusal Deprem Konseyi'nden çıt yok. Gürüz güdümlü Konsey'den fazlasını beklemek zaten hayal olurdu!..
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr