Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üniversiteler hiç bu kadar suskun olmamıştı. Askeri dönemlerde bile. Ama bir günde bu noktaya gelmediler.
Her dönemin şamar oğlanı oldular. Gelen vurdu, giden vurdu.
Ne zaman bir sorun çıksa, hep onlar suçlu ilan edildi.
Peki şimdi ne haldeler?
Ne siz sorun ne de biz söyleyelim...

Demirel ve Kılıçdaroğlu
Süleyman Demirel Üniversitesi’nin açılışına 9. Cumhurbaşkanı Demirel ile CHP lideri Kılıçdaroğlu da katıldı. Her ikisi de konuşan üniversite istedi.
Kılıçdaroğlu, konuşmanın ötesinde, gençlere siyasetle ilgilenmeleri çağrısında da bulundu.
Geçen hafta Genç Bakış’ta da bu konuya sık sık vurgu yaptı.
Görünen o ki CHP önümüzdeki genel seçimde gençlere yönelik bir politika izleyecek.
Kılıçdaroğlu, açılışta şunları söyledi; AB yetkililerine şu soruyu sordum:
Ülkenizde anayasa değişikliği olduğu zaman, üniversiteler konuşur mu? Tabii dediler, neden konuşmasın? ‘Ama bizim ülkemizde üniversiteler konuşmuyor’ dedim. Şaşırdılar.
Konuşmayan üniversite üniversite değildir. Üniversitelerin konuşması lazım.
Peki Kılıçdaroğlu böyle düşünüyor da Demirel farklı mı? Kesinlikle hayır.
Demirel, ‘Küresel bir dünyada sosyal sorumluluk ve üniversiteler’ konulu ilk derste özetle şöyle konuştu:
Bir ülkenin üniversitesi konuşmuyorsa kim konuşacak?
Bir ülkenin üniversitesi demokrasiye sahip çıkmıyorsa, benim Atabey’deki Mehmet Ağa mı çıkacak? İngiltere’de üniversite hocası konuşsun, hiçbir şeyden endişe etmesin diye kanun çıkarmışlar. Ben de Sayın Kılıçdaroğlu’nun sözlerine katılıyorum. Susan üniversite olmaz. Susan bir ülke olmaz. Susan bir ülkede yaşamak aslında bir nevi kâbus gibi yaşamaktır. Neden susan bir ülke? Konuşmaktan korktuğu için. Niye korkuyorsunuz konuşsanıza. Konuş da, çık çizginin dışına...

İktidar farklı mı düşünüyor?
Gül ve Erdoğan gibi devletin en tepesindekilerin de Kılıçdaroğlu ve Demirel’den farklı düşündüğünü sanmıyoruz. Eminim ki Kılıçdaroğlu ve Demirel’in yukarıdaki sözlerine onlar da imza atarlar. Yani aksini düşünmeleri mümkün değil.
Peki o halde üniversiteler hâlâ niye susuyor?..
Aslında üniversitelerin, iktidarı ve muhalefeti test etmelerinin tam sırası. Çıkıp güncel konularda görüşlerini açıklasınlar. Bakalım kim nasıl tavır alıyor, hep birlikte görelim.
Daha özgür ve konuşan bir üniversite için önce YÖK’ten kurtulmak gerekiyor. O orada Demokles’in Kılıcı gibi durduğu sürece, ne rektörler konuşabilir ne de öğretim üyeleri.
İktidar ve muhalefet eğer bu konuda samimilerse önce YÖK’ü yok etsinler.

YÖK yok olmadan!..
YÖK bugün böyle de dün farklı mıydı? Demirel şimdi söylediklerini başbakanken de aynı samimiyetle söyleyebiliyor muydu? Bugün, üniversitelerin sessizliğe gömülmesine seyici kalan mevcut iktidar, yarın muhalefete düştüğünde aynı tavrını sürdürecek mi?..
O YÖK değil miydi ki sivrilikleri törpüleyen, farklılıkları ortadan kaldıran, kafasına uymayan rektörleri acımasızca görevden alan!
Eskiden yapılanlar eleştirile eleştirile bugünlere gelindi. Peki ya bugün, farklı olan ne? Cumhurbaşkanıyla, iktidarıyla, YÖK ve rektörleriyle tek sesli bir akademik gelenek oluştu.
Bizdensen bir adım öne çık. Değilsen sus ve otur oturduğun yerde. Yoksa başın ağrır...
Asıl suskunluk da zaten bu yüzden.
Ama gün gelir konuşan özgür ve özerk üniversite, bugünkü siyasetçilerin de can simidi olabilir. İktidarların demokratik süreçte, en büyük referansları, konuşan üniversiteler olmalı, başka şeyler değil!..

Ertuğrul Özkök
Hürriyet’te tam 20 yıl yayın yönetmenliği yapan Ertuğrul Özkök, bugün Genç Bakış’ta konuğumuz olacak.
O da üniversiteden geldi. Basına öyle ya da böyle renk kattı. Ama daha da önemlisi Türkiye’nin en çalkantılı dönemlerine birinci elden tanıklık etti.
Hep çok eleştirildi. Çünkü farklıydı. Peki bu farklılıkları medyaya ve ülkeye her zaman pozitif katkılar mı sağladı?..
O da üniversiteden gelip üniversiteyi unutanlardan. 20 yıldır hiç gitmediği üniversitelere şimdi sık sık gidiyor ve eminim ki o da bu gece, uzun uzun konuşan üniversitenin önemini anlatacak.
Özetin özeti: Üniversitesi konuşamayan bir ülkede özgürlüğü aramak, hayalciliğin ötesine geçemez. Ama daha da önemli olanı, üniversitelere iktidarken farklı, muhalefetteyken ya da köşeye çekilmişken farklı bakış açısı!..