Türkiye’de Alman, Fransız, Amerikan, Avusturya ve İtalyan liseleri var. Üstelik Lozan’ın koruması altındalar. Yani siz bize izin vermezseniz biz de sizinkileri kapatırız noktasında değiliz...
Ama bizim de en azından Türklerin yoğun bulunduğu ülkelerde Türk liseleri hakkımız olmalı. Başbakan Erdoğan’ın ısrarı da bu yüzden. İzin verilip verilmeyeceğini hep birlikte göreceğiz. Ama Merkel şunu bilmeli ki Almanya’da Türk liselerine öğrenim şansı tanınmaz ise Türkiye’de kurulması düşünülen Türk-Alman üniversitelerine de zor izin verilir.
Bu arada Türkiye, Almanya’da Türk liseleri konusunda neden bu kadar ısrarcı onu da anlamak zor. “Yıllardır vatandaşlarımızı, özellikle de çocuklarını ihmal ettik, bu yüzden asimile oldular, artık bir şey yapma zaman geldi diye harekete geçtiysek”, “Zararın neresinden dönsek kârdır” deyip, kendilerini kutlarız. Ama sanki arkasında başka gelişmeler var gibi!..
Kaldı ki yüz binlerce çocuğumuz ve gencimiz için kaç lise açılabilir ki, yüzlerce açılsa gene yetmez. Bu yüzden, Alman okulları içinde Türkçe ve din dersi eğitimi almaları sağlanmalıdır. Peki bu yok mu? Kısmen var. Ama öylesine iğreti yapılıyor ki ciddi bir yarar sağladığını söylemek çok zor.
Başbakan Erdoğan, Türk liselerinin kurulması konusunda gösterdiği kararlılığı keşke yabancı ülkelerdeki vatandaşlarımızın genel eğitimleri konusunda da gösterebilse!..
KKTC’de seçim
Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencileri ile sohbet için dün KKTC’deydim. Adada herkes 18 Nisan’daki Cumhurbaşkanlığı seçimini konuşuyor.
Seçimde 8 aday yarışacak. Ama asıl yarışın Cumhurbaşkanı Talat ile Başbakan Derviş Eroğlu arasında geçmesi bekleniyor. İbre şu anda Başbakan Eroğlu’ndan yana gibi. Talat‘ın beklentileri karşılayamadığı uzun süredir konuşulan bir konu.
Seçim iki turlu, yüzde 50’yi alan ilk turda seçilecek. Eroğlu taraftarları, 18 Nisan’da bu iş biter görüşünde. Ama bu konuda Ankara’nın tavrı önemli. Son dakikada torbadan bir tavşan çıkarırsa, dengeler değişebilir senaryoları da konuşuluyor. Bu arada baba ve oğul Denktaş’ın Eroğlu’nu desteklediğini de özellikle hatırlatalım.
Peki Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencilerinin bu konudaki görüşü ne?
Mini bir anket yaptık. Kararsızların sayısı, KKTC genelinde olduğu gibi hâlâ bir hayli yüksek. Ama her ikisine de kırgınlar. Üniversiteler KKTC’nin olmazsa olmazları arasında yer almasına rağmen, seçim kampanyaları sırasında kendilerinin hiç kaale alınmamasına çok bozuklar...
Üniversiteler zorda!
Türkiye’deki vakıf üniversiteleri gibi KKTC’deki üniversiteleri de zor bir öğretim yılı bekliyor. Geçen yıl üniversitelerde boş kalan 130 bin civarındaki kontenjanın önemli bir bölümü de KKTC üniversitelerine ait. İçlerinde en eski olanı Doğu Akdeniz Üniversitesi. Türkiye de kurucu ortak. Yani etkisi var. Ama asıl etkili olan KKTC siyaseti. Seçim sonuçlarına göre yönetim el değiştiriyor. Bu da zaman zaman istikrarı bozabiliyor...
Diğer üniversiteler de ciddi bir gayret ve yatırım içerisinde. ODTÜ’den sonra İTÜ de kampus kuracak. Çünkü KKTC’nin geleceği bir eğitim adası olup, olamayacağına bağlı. Her ne kadar kumarhaneleriyle vitrinde olsalar da, ekonomiyi ayakta tutan üniversiteler. Bu yüzden de büyümeleri ve krizlerden etkilenmemeleri gerekiyor...
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Öğrenci Konseyi’nin organize ettiği “KKTC üniversitelerinin Türk Yükseköğretimindeki Yeri” konulu konferansa büyük katılım vardı. KKTC’yi, Türkiye’yi, seçimleri ve özellikle de geleceklerini konuştuk.
Çok dolu ve çok donanımlıydılar.
İşsizlikten öğrenim harçlarına, gurbetlikten yaz okuluna kadar bir dizi sorun sıraladılar. En çok da KKTC’de kendilerine öğrenci olarak değil de müşteri olarak bakılmasından duydukları rahatsızlığı dile getirdiler.
DAÜ kampusunu her gelişimde daha bir gelişmiş görüyorum. KKTC yaz aylarında bir çölü andırıyor. Ama şimdi yemyeşil. Bu yıl bol yağmur almış. Buğdaylar da sararmak üzere. Deniz mevsimi ise çoktan açılmış.
Özetin özeti: Öğrencisiz bir KKTC düşünülemez. Ama nedense hâlâ ciddiye alınmıyorlar. Yoksa eğitim adası yerine kumar adası mı olmak isteniyor!..