Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Anne babalar bir araya geldiğinde, hele bir de okula giden çocuklar varsa, sohbetin ana konusu kesinlikle eğitim oluyor. Okullar, öğretmenler, dersler, müfredat programları ve genelde koskacaman bir memnuniyetsizlik.
Veli ve öğrenci olup da okulundan, öğretmeninden, eğitim sisteminden memnun olanı bulmak gerçekten çok zor.
Eskiden bazı şanslı okullar vardı. Hani şu çok iyi bir ismi, seçme öğrencileri olan okullar! Şimdi onlar da mutsuz. Üniversiteye girişte sistemin azizliğine uğradıkları için çok çaresizler...
Aslında veliler, devlet, okul yöneticileri ve öğrenciler, yuvarlak bir masa çevresinde toplanarak, eğitimden beklentilerini yeniden belirlemek zorundalar.
Kim ne istiyor ortaya koymalı. Şu anda uygulanan sistem, tam anlamıyla devletin ve öğretmenlerin bir dayatması şeklinde.
Veli, hele hele öğrenci ne istiyor kimsenin umrunda değil. Oysa tüm eğitim sistemi onların başarısı ve mutluluğu için. Ama, olayın esas kahramanına sen ne düşünüyorsun, sen ne istiyorsun diye soran yok...
Günümüzde herşey çok hızlı değişiyor. Bilgi, bilgiye ulaşma kanalları, bilginin değerlendirilmesi... Herşey artık çok farklı. O halde öğretme teknikleri ve eğitimdeki güç dengeleri de artık yeniden ele alınmalıdır...
Nasıl ki işverenlerin üniversite mezunlarından beklentileriyle, öğretim üyelerinin öğrencilerden beklentileri çok farklıysa, veli ve öğretmenlerin çocuk ve gençlerden beklentileri de maalesef ortak noktalarda buluşmuyor.
Öğretmenler, ısrarla öğrencilerin mevcut sistem içerisinde başarılı olmalarını istiyor. Ama öte yandan sistemi yerden yere vuruyorlar. Veli de öğretmenden farklı değil o da sistemi sorguluyor, elle tutulacak bir yerinin olmadığını söylüyor ama o da zehir zemberek eleştirdiği sistemden vaz geçmiyor. Çocuğunu bu manyak sistem için zorluyor. Tıpkı siyasilerin sabah akşam eleştirdikleri Anayasa'yı değiştirmeyip, onun gereğini yerine getirdikleri gibi!..
Bu arada duyduk, duymadık demeyin! Milli Eğitim, İstanbul'dan başlamak üzere Toplam Kalite Yönetimi'ne geçiyor. Yani artık kaliteli eğitimimiz olacakmış. Alın size yeni bir kandırmaca daha!..
Öğrenciyi, vatandaşı mutlu etmeyen sistemlerin adı ne olursa olsun, kimler tarafından süper kalite ödülleriyle ödüllendirilirse ödüllendirilsin, bence hiç bir anlamı yok. Bu durum 90 dakika mükemmel oyun oynayıp, hep son dakika golleriyle sahadan mağlup ayrılmak gibi birşey. Madem kalite arıyoruz, gol atmayı da, mutlu olmayı da sağlayacak ortamı yaratmalıyız.
Özetin özeti: Eğitimde hedefler günümüz koşullarına göre yeniden belirlenmelidir. Günümüz insanında aranan özellikler, artık eskisinden çok farklı. Günümüz dünyası yaratcı, girişimci, sorun çözücü, kolay iletişim kuran, birkaç dil konuşan, mazeret değil çözüm üreten insanlar istiyor. Oysa biz ne yapıyoruz: ezber, test, körü körüne itaat!..



Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr