Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

BATILI ülkelerde her yıl on binlerce değişik kitap basılıyor ve yüz milyonlarca satıyor. Kitap tirajları bir ölçüde çağdaşlığın da simgesi sayılıyor.
Benzer durum gazete satışları için de geçerli. Japonya'daki bir tek gazetenin tirajının üçte biri, bizim bütün gazetelerin toplam satışından daha fazla hem de onca promosyon desteğine rağmen...
Geçtiğimiz yıl Türkiye'de toplam 3101 değişik kitap yayınlandı. Türler arasında 502 ile roman ve öykü kitapları ilk sırayı alırken en alt sırada altı kitapla arkeoloji yer aldı. 1997 çocuk kitapları açısından parlak bir yıldı. 395 yeni kitap piyasaya çıktı. Onu tarih ve şiir kitapları izledi. Şiir kitapları çok satmasa da amatör heyecanla her zaman popülaritesini koruyor.
Artık gülecek halimiz kalmadığından olsa gerek, mizah dergilerinin tirajlarıyla birlikte, mizah kitaplarında da büyük erozyon yaşanıyor. 97'de sadece ve sadece 43 mizah kitabı yazılmış.
"Eğitim"i ise hiç sormayın. Sadece üç, beş tane. Eğitimin hali ortada. Bu konuya kafa yoran mı var, yazı yassınlar!..
Okumayan toplum yazamaz, yazmayan toplum da okuyamaz. Kağıt üzerinde okuma çağındaki nüfusumuzun yüzde sekseni okuma yazma biliyor. Ama aktif okur yazarların oranı yüzde on bile değil.
Okuyan yazan bir toplum olmadan, dinleyen izleyen bir toplum olduk. On binin üzerinde satış yapan çok kitabımız yok. Ama, bir milyonun üzerinde satış yapan onlarca kaset var. Hem de ne kasetler!..
"Neden okumuyor, neden yazmıyoruz?" Bu soru hep tartışılır. Ama işin can alıcı noktası hiç konuşulmaz.
Hemen her sorunun kökeninde olduğu gibi az okur yazarlığımızın temelinde de çarpık eğitim sistemimiz yatıyor. Kitap, dergi, gazete okumayan bir öğretmenin yetiştirdiği öğrenciler, nasıl kitap okur ki?
Anne babası hiç yazmayan çocuklar nasıl aktif okur yazar olabilir ki?..
On beş milyon öğrenci, yarım milyondan fazlada öğretmen var. Her biri iki, üç ayda bir kitap okusa yılda 75 - 80 milyon kitap eder. Ama nerede...
Öğrenciler bırakın diğer kitapları, ders kitaplarını bile severek, isteyerek okumuyor. Zaten okusunlar diye değil, sanki okumasınlar diye yazılmışlar.
Fotoğraflar, çizimler kırk yıl öncesine ait. Bilgiler ise hem karmaşık hem de güncel değil, iki bin beş yüz ve beş bin liralık paraların kullanımdan kalktığı günümüzde hala ders kitaplarında kuruş hesabı yapılıyor.
Milli Eğitim'i tarikatlara teslim edenler hala aynı koltuklarında otururken, Talim terbiye gibi bir komedi topluluğu hala o garip işlevini sürdürürken çağdaş eğitim sisteminden bahsetmek hayal olur. Tıpkı milyonlarca satan kitap ve gazeteler gibi. Çocuğu aktif okur yazar yapmadan toplumu da yapamayacağımızı ah bir anlayabilsek!..


Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr