Öğrenci oyları ile seçilen üniversite öğrenci konseyi başkanları, önceki gece Genç Bakış’ın konuğu oldular. Başkanlar, geçen hafta Cumhurbaşkanı, çarşamba günü de YÖK Başkanı tarafından kabul edildiler. Gelecek hafta da Başbakan Erdoğan’la bir araya gelecekler. Peki bütün bu ziyaretlerde ne konuşuluyor ve öğrenciler hangi sorunlarını dile getiriyorlar?
Daha da önemlisi öğrenci konseyleri, öğrencileri ne kadar temsil ediyorlar, güncel tartışmalara hangi gözlükle bakıyorlar. Örneğin polisin orantısız güç kullanımı konusunda ne düşünüyorlar?
Şaşırtıcı tespitler var. Konsey başkanları, Ankara’nın havasından etkilenmiş olacaklar ki, öğrenci olayları söz konusu olduğunda büyük bir çoğunluğu, öğrencilerden çok hükümeti, YÖK’ü, rektörleri ve polisi savundu.
Kurumlara olan güvensizlik ise had safhada, ne siyasete güveniyorlar ne de medya, yargı ve üniversiteye. Her şeye kuşku ile bakıyorlar.
Peki, “ucube“ tartışmasına nasıl bakıyorlar? Çoğu tarafsız kalmayı tercih etti.
Ciddi anlamda yabancı dil eğitimi verildiğini söyleyenlerin sayısı ise yok denecek kadar azdı. Göstermelik dil eğitimi olduğunu savunuyorlar.
Hızla artan üniversite sayısının, gençleri oyalamaya yönelik olduğunu, üniversitelerin oyalama merkezi haline geldiği sık sık dile getirildi. “Bu sayede işsizlik 4 yıl daha ertelenmiş oluyor” vurgusu yapıldı
Başkanların çok önemli bir bölümü, sorunların sokak eylemleri yerine diyalogla çözülmesi gerektiğini savunuyor.
En çok da barınma, ulaşım, işsizlik ve ekonomik sıkıntılardan şikâyetçiler. Tamamına yakını gelecek kaygısı taşıyor.
100’e yakın konsey başkanının katıldığı programdan işte bazı görüşler:
Ulusal Öğrenci Konseyi Başkanı - Sütçü İmam Üniversitesi- Sinan Kartal: YÖK Başkanı’yla yapılan toplantıda ekonomik sorunlar, barınma, ulaşım sorunları ve sanayi üniversite işbirliği konuşuldu. Öğrencilerin yüzde 10’u devlet yurtlarında barınıyor ve insani koşullarda değil. TOKİ apart daire siteleri yapabilir.
Yeditepe Üniversitesi - Serdar ÇUBUKÇU: YÖK’ün kesinlikle beni temsil ettiğini düşünmüyorum. Evet, YÖK bugün bizi ağırladı. Ama 120 üniversite ve 120 dakika. Bu toplantılar tamamıyla çıkan öğrenci olaylarına karşı demokratik bir görünüş sergilemekten ibarettir. Bir dakikada derdimizi ne kadar anlatabiliriz.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi - Mehmet ERBİLEN: Fabrikalar iyi yetişmiş eleman istiyorlar ama üniversitelerle hiç irtibata geçmiyorlar. En azından son sınıfta üç gün fabrikada, iki gün okulda geçirsek bu sıkıntıları böyle çözebiliriz.
Galatasaray Üniversitesi - Selim KAYHAN: Ben hiçbir polisin değil orantısız oranlı dahil güç kullanamayacağını, burada öğrencilerin suçlu olduğuna dair en ufak bir imayı bile kabul etmiyorum. Herkes YÖK Başkanı’na teşekkür ederek konuşmasına başladı. Bu bir acizliktir. Bu zaten YÖK Başkanı’nın görevidir. Bu bize sunulan bir lütuf değil.
Çankırı Karatekin Üniversitesi - Enes DEMİREZEN: En büyük sorunumuz barınma. Arkadaşlarımız 8’er kişilik odalarda yaşamaya çalışıyorlar. Öğrenciliklerini unuttular. Sadece yıllarını doldurup diplomalarını almaya uğraşıyorlar. YÖK Başkanı’na teşekkür etmemizin acizlik olduğunu düşünmüyorum.
Doğuş Üniversitesi - Ömer Furkan ALTAY: Ben de defalarca protestolara, eylemlere katıldım ama hiçbir müdahale olmadı çünkü ben polise sopalarla saldırmadım, küfretmedim. Polis de benim yanımda yürüdü.
Tunceli Üniversitesi - Şükrü YURTSEVER: Siyasiler üniversite dönemlerinde siyaset yapmadılar mı, şimdi bizim siyaset hakkımızı neden elimizden almak istiyorlar?
ODTÜ- Ahmet Kerem Güler: Mağdur olarak buraya gelen, şiddete maruz kalmış tek öğrenci benim. Diğerlerinden farkım, polis şiddetine değil öğrenci şiddetine maruz kalmak. Öğrenciye şiddet kesinlikle meşru kılınamaz. Ancak polisin öğrenciye şiddetini boy boy tüm gazeteler verirken öğrenci şiddetine neden kimse yer vermiyor?
Ege Üniversitesi - Yelda SAÇAR: YÖK Başkanı bize güvence verebilirdi, ama vermedi. Hep aynı sorunları tartışıyoruz ve hâlâ tekrar konuşalım deniyor artık icraata geçelim.
Sakarya Üniversitesi - Mahmut Çetkin: Öğrenci eylemlerindeki arkadaşlar tamamen masum olarak gösteriliyor. Bugün YÖK’e gelen arkadaşların protesto etmekten başka bir amacı yoktu.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi - Emre Burak TAĞ: Bazı isimlerin polislerimiz tarafından öldürüldüğü söylendi. Daha birkaç ay öncesinde Dumlupınar Üniversitesi’nden bir genç kimler tarafından nasıl öldürüldü?
Bilkent Üniversitesi - Alper Altınel: Meşhur olmak ne kolaymış. Her akşam haber bültenlerinde kendimi görmek pek hoş bir reklam olmadı. Öğrenci sorunlarını konuşmaya gitmişken bu şekilde gündeme gelmek hoş bir şey değil. O gün Çankaya davetinde barınma, ulaşım sorunu, sosyal devletin sorumlulukları, öğretim elemanı eksikliği, işsizlikten bahsettik bunlar hiçbir yerde konuşulmadı.
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi - Gökhan YAĞCI: Öğrenci olayları eleştiriliyor ama siyasiler çok mu yapıcılar? Formasyonumuz bir gecede verildi, Danıştay’ın kararıyla bir gecede geri alındı. Ben de Türk açılımı istiyorum. Kendimi ikinci sınıf vatandaş hissediyorum.
İstanbul Üniversitesi - Koray Türk: Eğer biz seçim yaklaşıyor diye toplantılara çağrılmışsak, eğer bizden bir beklentileri varsa boş bir beklenti. Oraya çağrıldık diye düşüncelerimizi değiştirecek değiliz. Biz ülkede gündem değiştirme malzemesi olmak istemiyoruz. Sokaklara dökülmeden bazı şeyleri halletmek istiyoruz
Özetin özeti: Yarın devam edecek...