Bakan Çelik'ten aylarca önce, bu sistemi, Talim Terbiye Kurulu Başkanı İrfan Erdoğan gündeme getirmişti. Belli ki bu yöndeki eleştirileri hiç kaale almamışlar. Oysa böylesi önemli makamlarda oturanların, her şeyden önce, vaat ettikleri projelerin uygulanabilirliğinin olup olmayacağını çok iyi araştırmaları gerekir...Ortaöğretim Kurumları Giriş Sınavı, yani OKS kaldırılıp yerine 6, 7 ve 8'inci sınıflardaki not ortalaması esas alınacakmış. Daha önce süper liselere girişte alındı da ne oldu? İlk yıllar, 5 üzerinden 5 ile mezun olan öğrenci sayısı, her okul için 8-10 kişiyle sınırlıyken, son yıllarda yüzlerce kişiye ulaştı ve sonuçta 5'le mezun olanlar arasından kurayla öğrenci seçildi. Daha sonra da görüldü ki 5'lik öğrenciler, aslında 3'lük bile değil.Türkiye gibi objektif bir ölçme değerlendirme sisteminin oturmadığı ülkelerde, okullardaki başarıyı esas alarak öğrenci seçmek, hiç de kolay değil. Hele her yıl ilköğretim okullarından bir milyonu aşkın öğrenci mezun ediyorsanız...Peki anadolu liselerinden, fen liselerinden sınavları kaldırdınız. Ya kolejler ne olacak? Asıl en kolayı onlar. Geçen yıl oradan buradan baskıyla ertelediğiniz ortak tercih konusunu bu yıl gerçekleştirin ki gücünüzü, kudretinizi görelim. Yoksa, pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da inandırıcılığınız kalmaz Sayın Bakan.Çelik'in sınavların kaldırılmasına yönelik temennisine katılmamak mümkün değil. Veli de, öğrenci de, bizler de aynı görüşteyiz. Mevcut sistemin dershanelere olan bağımlılığı daha fazla artırmanın ötesinde bir işe yaramadığını da biliyoruz. Ama bunun yolu yöntemi, sınavları kaldırıp okul içi başarıyı esas almaktan geçmiyor.Bu konuda atılacak en akılcı adım, MEB'in fen liselerine yönelik olarak yıllardır uyguladığı giriş sistemidir.Eğer bir öğrenci fen lisesine gitmek istiyorsa, Türkçe, Matematik ve Fen derslerinde, not ortalamasını 4'ün üzerine çıkarmak zorunda. Yani okul içi başarısı çok önemli. Aynı sistem, diğer liseler için de uygulanabilir. Böylece hem okul içi başarı artar hem de yüz binlerce öğrenci dershane kapılarına yığılmaz. Ama Bakan Çelik ve arkadaşları, ellerinde yıllardır uygulanan ve çok başarılı sonuçlar veren sağlıklı bir sistem varken, öğrencileri, sonu nasıl biteceği belli olmayan bir maceraya sürüklemeye çalışıyorlar.Bakan Çelik'e ve iktidara aday olan diğer partilerin bakan adaylarına önerimiz, uygulanabilirliği olan projelere yönelmeleri. Gerisi hoş bir sedadan öteye geçmez!.. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "2009'dan itibaren OKS artık olmayacak" demiş. Bana kalırsa sanki o tarihte kendisi olmayacak. Çünkü, arz bu kadar fazla, kontenjan da bu kadar az olduğu sürece ne OKS kalkar ne de ÖSS, TUS, KPSS, LES ve diğer benzeri sınavlar... Ödevin eğitimdeki yeri ne? Az mı olmalı yoksa çok mu? Ya da her şey okulda olsun bitsin diyenler gibi, hiç olmamalı mı?Bu konudaki tartışmalar eğitimin var olduğu günden bu yana yapılıyor. Yapılmaya da devam edecek. Öğrenci olan her evde, her akşam, mutlaka bu konuda çıngar çıkıyordur. Öğrenciler her ne kadar sorumluluklarının bilincinde olup, ödevlerini yapıp, derslerine çalışsalar da anne babaların her koşulda söyleyecek bir sözleri vardır.Ama bazı durumlar da var ki, velileri çileden çıkarıyor. Ödev yükü bazı okullarda öylesine fazla ki, bırakın öğrenciyi, veli katkısına rağmen bitecek gibi değil. Böylesi durumlarda, ödev, öğrenmeyi pekiştirmeden öte eziyete dönüşüyor. Bu yüzden hiç ödev vermemek gibi, çok ödev vermek de öğrenciyi dersten uzaklaştırmak dışında bir işe yaramıyor.Özetin özeti: Eğitimde neyin, ne zaman ve nasıl verileceği çok önemli. Gönüllülüğe ve isteğe dayalı eğitim, her zaman için, dayatmaya dayalı eğitimden çok daha verimli olmuştur. Ödevin içeriği de dozu da bıktırıcı boyutlara ulaşmamalıdır... aguclu@milliyet.com.tr Ne kadar ödev?