Bir konu adliyelik olmadan medyanın gündemine gelmiyor. Okurlarımız bu konuda kesinlikle haklı. Okul servislerinde yaşanan rezaleti, defalarca dile getirmiştik ama hiç kimsenin umurunda olmadı. Ne zaman ki silahlar patladı, başta medya ve devlet olmak üzere herkes bu konuyla ilgilenmeye başladı. Kan, göz yaşı, intikam. Haber dediğin işte böyle olur! Maalesef geldiğimiz nokta bu...
İstanbul'da yüz binlerce çocuğun oyuna ayırdığı zamandan çok daha fazlası yollarda geçiyor. Yine İstanbul'da Milli Eğitim'e ayrılan bütçenin neredeyse iki katı yine servislere gidiyor...
Günde yüzlerce kilometre yol kat eden öğrenciler var. Sabahın alaca karanlığında rüyalarını yarım bırakıp yollara düşüyor, akşamın kör karanlığında yorgun, bitkin, aç ve patlamaya hazır bomba gibi evlerine dönüyorlar. Bu nasıl eğitimse!..
Aslında servisler için heba edilen paralar, öğrencilerin evlerine en yakın okulların iyileştirilmesi için harcansa, emin olun onca eziyetten sonra gidilen okullardan çok daha iyisini yaratmak mümkün. Ama bu kimsenin işine gelmiyor!..
Açılan her yeni okul sanki marifetmiş gibi, kent merkezlerinden daha da uzaklaşıyor. Üniversitelerin birkaçı dışında çoğu da cehennemin dibinde. Öğrenci nasıl gidip gelecek? Ne zaman vakit bulup da spora, sosyal aktivitelere zaman ayıracak? Bu hiç önemli değil.
Üniversiteler böyle de ilk ve orta dereceli okullar farklı mı? Onlar da giderek kent merkezinden uzaklaşıyor. Sanki marifetmiş gibi...
Batılı ülkeler, hayattan kopuk gençler yetiştiriyor diye kampüs modelini çoktan terk etti. Biz ise yeni keşfediyoruz. Öğrencileri düşündüğümüzden de değil. Çünkü şehir içlerinde ne devletten bedavaya alacakları arazi kaldı ne de ucuza kapatacakları bina. Kaçmalarının asıl nedeni bu!..
Benim bu koşuşturmada anlayamadığım anne babaların en değerli varlığımız dedikleri çocuklarına çektirdikleri eziyet. Sanki yakın çevrelerinde okul yokmuş gibi en uzağa göndermeyi bir marifet sayıyorlar. Daha önce de yazdım, en iyi okul, en yakındaki en iyi okuldur...
Madalyonun bir de öteki yüzü var. Kaynak sıkıntısının en yoğun yaşandığı sektörlerden biri de eğitim. Buna karşın savurganlığın doruğa çıktığı sektörlerin en başında yine eğitim geliyor. Ders kitapları ve önlüklerin her yıl değiştiği yetmiyormuş gibi servislere de her yıl yüzlerce trilyon lira harcanıyor. Tıpkı dershanelere harcanan yüzlerce trilyon lira gibi...
Servis, kitap, dershane, önlük, forma sektörü neden bu kadar büyüdü. Neden silahların konuştuğu bir noktaya geldi? Cevabı açık: rant, rant, rant. Milli Eğitim, vilayet, okul, polis, ticaret odası, öğretmen, mafya, meslek odaları hemen herkes bu pastalardan payını alıyor. Bu yüzden de daha çok canlar yanacağa benziyor!..
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr