Milyonlarca öğrenci ve öğretmen, uzunca bir yaz tatilinden sonra yeniden okullu oldu. Yeni öğretim yılının açılışı, önceki yıllarda olduğu gibi pek coşkulu değildi. Depremin açtığı yaralar nedeniyle hüzün doluydu. Ne folklor gösterileri yapıldı, ne de şiirler okundu. Hayatlarını kaybeden öğretmen ve öğrenciler için fazladan bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. İlk ders de deprem üzerineydi. Açtığı yaralar, yıktığı yuvalar, bozduğu moraller anlatıldı. Son olması dileği tekrarlandı. Olası bir felaket karşısında nasıl davranılması gerektiği vurgulandı...
Devam ve kıyafet zorunluluğu yok gibiydi. Zaten okulların çoğunda bir iki saat sonra paydos zili çaldı. Deprem bölgelerinde ise tam bir hüzün hakimdi. Böyle durumlarda gözyaşlarını tatumayan Bakan
Bostancıoğlu yine hüngür hüngür ağladı...
Deprem şoku, Milli Eğitim'i büyük bir eleştiri bombardımanından kurtardı. Normal zamanda yoğun eleştiriye neden olan konular, dün sanki hiç yaşanmamışçasına tepkisiz karşılandı. Ne öğretmen açıkları, ne bulunamayan ders kitapları, ne de kayıt kargaşası velilerin umrundaydı. Sanki her şeyden vazgeçmiş gibiydiler. Aman deprem olmasın başka bir şey istemiyorlardı...
Velilerin bu dileğine gönülden katıldığımı yazdığım saniyelerde sarsılmaya başladık. Önce oturduğum sandelye, ardından önümdeki bilgisayar zangır zangır sallandı. Bir anda herkesten deprem oluyor sesleri yükseldi. Binamızın güvenli olduğunu biliyorduk. Bu yüzden sokağa kaçış olmadı. Ama aynı anda hemen herkes önlerindeki telefona sarıldı. Önceki depremde olduğu gibi yine ses soluk yoktu. Sonra bir ara açılır gibi oldu. Daha sonraki saatlerde de gitti, geldi...
İlk andan itibaren okullarla bilgi alışverişi başladı. Öğrenciler büyük bir korku içinde dışarı fırlayıp, bir daha içeri girmemecesine evlerinin yolunu tutmuşlardı. Veliler bir yandan telefonla bilgi almaya çalışırken, bir yandan da okullara doğru koşmaya başladılar. O saatlerde Milli Eğitim hala okulların tatil edilmesinden yana değildi. Bakan, öğrenciler depremle yaşamaya alışsın talimatı veriyordu. Ama fazla zaman geçmeden sağduyulu ses Başbakan
Ecevit'ten geldi. Deprem bölgelerinde eğiteme ara verildi...
Günlerdir okullarda depreme dayanıklılık testi yapılsın diye yazıyoruz. Ama dinleyen olmadı. Son olay bu konuda ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi. Allah korusun okullarda yaşanacak bir felaketin vebali çok büyük olur. 5.8'lik dünkü artçıl depremi, son bir uyarı depremi olarak ele alalım ve tüm okulları hiç zaman geçirmeden tek tek kontrolden geçirelim. Bu öğretim yılı, Cumhuriyet tarihinin en kısa öğretim yılı oldu. Açıldı. Kapandı. Buna da razıyız. Yeter ki daha büyük felaketler yaşanmasın! Yeter ki öncekiler gibi hazırlıksız yakalanmayalım!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr