Eğitim bir disiplin işidir ve disiplin kıyafetle başlar diyen çok okul yöneticisi gördüm. Bu durumu hiç önemsemeyenler de var. Oysa, Milli Eğitim'in tek kılık kıyafet yönetmeliği bulunuyor.Peki bu konuda ne kadar katı ve nereye kadar esnek olmak gerekiyor? Sorunun cevabına geçmeden önce, dünyadaki duruma bir göz atmakta yarar var. Gelişmiş ülkelerin pek çoğunda kıyafet serbestisi var. Liselerde saç sakala karışan da fazla yok. Özellikle Amerika'da. Peki, marka çılgınlığı var mı? Evet demek yanıltıcı olur. Her okul kendi gelenekleri çerçevesinde, kıyafet çeşitliliğini standart hale getirmiş. Herkes her istediğini giyebiliyor ama öyle uçuk kaçık kıyafetler fazla yok.Serbest kıyafetle özgür düşünce arasında korelasyon kuranlar yok değil. Önlükler ve tek tip formalar, tek tip öğrenci yetişmesine neden oluyor diyenler ile soran, sorgulayan, düşünen gençler yetiştirilmesini isteyenlerin aynı noktada buluşması biraz da bu yüzden...Saçlara gelince; üç numaraya vurulmuş kabak kafalar mı daha özgür düşünce üretiyor yoksa lüle lüle saçları omuzlarına kadar düşen kafalar mı? Bu da ülkeden ülkeye, okuldan okula, öğrenciden öğrenciye değişiyor.Peki şu anda ülkemizdeki durum ne?Kılık kıyafet uygulamaları öylesine farklı ki, bırakın özel okulları, devlet okullarında bile rengârenk bir durum söz konusu. Özellikle büyük kentlerde. Kara önlükten renkli önlüğe, 70 küsur yıl sonra Özal dönemi bakanlarından rahmetli Avni Akyol'la geçilmişti. Kredili sistemin de babası olan Akyol, laf üretmekten çok icraat yapan bakanlardandı. "Mademki öğrenciler rengârenk önlükler istiyor, neden olmasın" demişti. Ama, bürokrasiden ancak mavi, lacivert ve bir iki renge daha izin çıkmıştı. Çünkü, sadece bakanın istemesi yetmiyor, Milli Eğitim bürokratlarının da bunu kabullenmesi gerekiyordu.Onları ikna etmeden, eğitimde bir reformun gerçekleşmeyeceğini, en çarpıcı şekilde, öğrencilere özgür eğitim ortamı sunan kredili sistemin reddedilişinde gördük, yaşadık. Akyol, bu yüzden çok renkli önlükler yerine sınırlı sayıdaki renge razı olmuştu... Bizim öğrenciliğimizde saçlar üç numara, önlükler siyah; liselerdeki kıyafetler de tek tipti. Bazı okullarda hâlâ değişen bir şey yok. Hele bir de eli sopalı, disiplin delisi yöneticiler varsa, öğrencilerin vay haline... Erkek öğrencilerin saç uzatma merakı, kızların etek boyu, şimdilerde de tüm öğrencilerin cep telefonu çılgınlığı, okul yöneticilerini olduğu kadar Ankara'yı da fazlasıyla meşgul ediyor.Etek boyları, iktidara göre değişiyor, 19 Mayıs kıyafetleri, bunun en belirgin göstergesi. Erkek öğrencilerin saç ve sakal konusu ise tamamen okul yöneticilerinin toleransına kalmış. "Kızların türbanına niye karışıyorsunuz, önemli olan kafalarındaki değil, beyinlerindeki" diyen bazı okul müdürlerinin ya da Milli Eğitim yöneticilerinin kılık kıyafetlere olduğu kadar saçlara da ne kadar taktıklarını biliyoruz.Peki öğrenciler saçlarını uzatsınlar mı? Üniversitede evet ama ilk ve ortaöğretim kurumlarında sanki biraz daha temkinli olmak gerekiyor. Bu ince ayarı yapacak olanlar ise okulun gelenekleri doğrultusunda yöneticiler. Bunu bir baskı aracı olarak değil de farklı yaklaşımlarla çözmeleri sanki daha az sorun yaratır...Cep telefonları ise iş iyice çığırından çıkmadan yine her okulun kendi inisiyatifi içinde çözülmelidir. Ankara'nın vereceği katı kararlar, sorunu çözme yerine daha da teşvik edici olabilir. Ama haberleşme özgürlüğünün suyunu çıkaran uygulamalara göz yummak da okul içi disiplini sıfıra indirebilir.Özetin özeti: Eğitim ve öğretimde, öğretim ayağı, ezberci eğitimle zaten zaafa uğramış durumda. Eğitim ayağını da felç edip kötürüm bir gençlik yaratmaya hiç kimsenin hakkı yok. Bu konular öğrencileri de içine alacak şekilde yeniden değerlendirilmelidir. aguclu@milliyet.com.tr Yöneticinin toleransı