Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ÖSS sonuçları, üniversiteyi kazananlar ya da kaybedenleri belirlemenin ötesinde, çok çarpıcı tespitleri de ortaya koydu.
En önemli tespit, gençlerin üniversiteye olan ilgisinin azalması. Başvurularda, bir önceki yıla göre 300 bin azalma olmuştu. Ama daha ilginci, tercih hakkı bulunmasına ve 88 bin kontenjan açığı kalmasına rağmen 309 bin öğrencinin hiçbir fakülteyi tercih etmemesi... Mevcut, sınav sistemine göre, bu adaylar, eğer isteselerdi, 46 bini devlet üniversitelerinde olan bu boş kontenjanlardan birisine rahatlıkla girebilirlerdi. Ama girmediler. Çünkü, artık üniversite diplomasının, gelecek için bir şey ifade etmediğinin farkındalar.
Birkaç yıl öncesine kadar, adaylar için, herhangi bir bölüme girsinler de, hangi üniversite ya da fakülte olacağı o kadar fark etmiyordu. Ama hemen her alanda, öylesine fazla üniversite mezunu oluştu ki, işsizlik sıralamasında, en üst sırada onlar yer almaya başladı. Bu yüzden de, hem başvurular düştü, hem de boş kontenjanlara rağmen üniversiteye girmek isteyenler. Eğer bu konuda bir gelişme olmazsa, fazla değil 10 yıl sonra, fakültelerin pek çoğuna girmek için bırakın sınavı, isteyen herkes elini kolunu sallarayarak gidip kayıt yaptırabilecek.

Kolejlerin durumu
Bu yılın çok önemli tespitlerinden biri de bir milyonu aşkın öğrencinin girmek için yarıştığı fen ve anadolu liseleri ile öğrenim ücretleri Avrupa ve ABD’yi geride bırakan kolejlerin içine düştüğü vahim sonuçlar.
İyi bir lise, iyi bir üniversite diye yıllarca geceli gündüzlü çalışıp bu okullara girip mezun olan öğrencilerden bakın ne kadarı açıkta kaldı:
2009 ÖSS sonuçları, Anadolu liselerinin iflasının pekiştiği bir gösterge oldu. Seçerek öğrenci alan ve en iyi eğitimi verdiğini iddia eden bu okullardan mezun olan 147 bin öğrenciden sadece 85 bini 4 yıllık fakültelere girebildi. Peki ya geriye kalan 62 bin öğrenci? Bu okullara, girmek ve mezun olmak için niye onca yıl emek verdiler?
Fen liselerinde de kazananlar kadar kazanmayanlara bakmak gerekir. 6 bin 689 mezundan, iki bin 219’u herhangi bir fakülteye giremedi? Hani en iyi okul, onlardı?
Peki ya öğrenim ücretleri 50 bin lira’ya kadar fırlayan ve ağızları açıldığında en iyi eğitimi biz veriyoruz diyen kolejler ne durumda? Onlar da lime lime. 23 bin mezundan sadece 12 bini lisans programlarına yerleşti. Gerisi büyük hayal kırıklığı...

Ya birincilerin hali...
Lise birincilerinin halini ise hiç sorgulamasak daha iyi. 7 bin 513 lise birincisinden lisans programlarına giren 4 bin 470 kişi. Diğerleri ise ya açıkta ya da iki yıllık meslek yüksek okulları ve açıköğretimde. Bin 226’sı ise hiçbir yere yerleşemedi.
İller bazında bakıldığında da büyük kentlerin durumu, her zaman olduğu gibi yine hiç de iç açıcı değil. İstanbul’da 222 bin adaydan 45 bini, Ankara’da 108 bin adaydan 25 bini, İzmir’de de 70 bin adaydan ancak 15 bini, herhangi bir fakülteye girebildi.
Türkiye’deki üniversite sayısının artması ise KKTC üniversitelerinin adeta sonu oldu. 4 bin 273 öğrenci yerleşirken, 12 bin 177 kontenjan boş kaldı.
Vakıflarda da 73 bin kontenjandan 28 bini dolmadı.
Bu veriler, kürsel ekonomik krizin Türkiye’yi de önemli ölçüde etkilediğinin bir göstergesi.
Peki bu yıl en çok ilgiyi hangi fakülteler gördü? Tıp, genetik ve hukuk diyebiliriz.
Ve şimdi tüm gözler eylülde gerçekleşecek ek yerleştirmede. 88 bin kontenjana bir de kayıt yaptırmayanlar eklendiğinde, en az 100 bin ek şans doğacağı kesin. Peki başvuran olur mu? Onu da zaman gösterecek.
Özetin özeti: Üniversite artık hayal olmaktan çıkıyor..