Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, önceki gece Genç Bakış’ta öğrencilerin sorularını cevapladı. Bazen kızdı, bazen kendisinin de çok hatalar yaptığını söyledi, bazen de sözün bittiği nokta deyip suskunluğu tercih etti.
Programa, telefonu dinlenen mağdurlardan biri olarak gittiği Beşiktaş Adliyesi’nden ayağının tozu ile geldi. Canı çok sıkkındı.
Öğrencileri bazen kızdırdı, sık sık da alkış aldı. Kürt sorununun çözümü için gerekirse Öcalan ile de görüşülsen deyince PKK sempatizanı ilan edildi. “Bebek Katili” tanımlaması yapılınca da ona bu ismi ben taktım, ama bakın şimdi ne diyorsunuz tepkisini koydu. Türbanla ilgi görüşleri ise zaman zaman alkışlandı zaman zaman tepkilere neden oldu. TBMM’ye türbanlı girilebilir sözleri ise görünen o ki daha uzun süre tartışılacak.
İktidar şakşakçısı eleştirilerine ise ironiyle cevap verdi.

Özkök: Meclis’e de türbanla girilsin


İşte Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’ndeki programdan bazı satır başları:
* 411 el kaosa kalktı manşeti bugüne dek attığım en doğru manşetti. Ergenekon sürecinde manşetlerle kaç kişinin hayatı karardı. Kafasına kurşun sıkıp ölen askerler oldu. Kimse onlardan bahsetmiyor.
* Defalarca yanlış attığım manşetler oldu. Gazeteci hata yapar. Yapmadım diyenin suratına tükürürüm. Ama kasıtlı olarak hiçbir yanlış manşet atmadım. Ahmet Kaya ile ilgili o manşeti bugün olsa atmazdım.
* Türban yasağı abes. 18 yaşına gelmiş bir kızın başını zorla açtırmak da, kapattırmak da birbirinden beter şeyler. TBMM’ye de türbanla girilmesi gerektiğini düşünüyorum ama kamu kurumlarında ve lise, ilkokul ve ortaokullarda olmasına karşıyım. Ama üniversitelerde serbest olduktan sonra adım adım bu tür şeylerin geleceğini düşünüyorum.
* Allah kimseye gizlice dinlenmiş telefon konuşmalarını dinlemeyi nasip etmesin. 15 yıl önce adamın biri devlet adına sesimizi dinlemiş, kaydetmiş, yıllarca saklamış. Mağdur olarak çağırdılar bizi, “Şikâyetçi misiniz?” diye sordular. “Evet şikâyetçiyim ama kimin dinlediği belli değil, kimden şikâyetçi olacağımı bilmiyorum” dedim.
* DHKP-C’den, PKK’dan filan korkmam ben. 2 bombalı saldırı atlattım. O yüzden terörden değil ama insana sinsice gelen şeylerden korkarım.
* Bana iktidar şakşakçısı dediğiniz için teşekkür ediyorum. Bu mesleğimin süresi uzayacak demek. İnşallah Ankara duymuştur bunu.
* Beni 97-98’de dinlemişler. O dönem Çiller ile kavgalıydık ve beni dinleyen o emniyet, Çiller’in elindeydi. Ama bugün benim ses kayıtlarımın çıktığı çuvalın içerisinden Özer Çiller ile ilgili ses bantları da çıktı. Yani bugünkü iktidar sahipleri sanmasınlar ki sadece onların karşısında olanlar dinleniyor. Bir tarafı dinleyen garantide olsun diye diğer tarafı da dinliyor. En kötüsü insanların yakınlarını da dinlemişler.
* İşkence sadece fiziki olarak da algılanmasın. Örneğin telefon dinlemeleri çok feci bir işkence.
* Keşke siyasilerle kol kola olsaydım. Çok keyifli gazetecilik yapardım o zaman. Uçaklara bindim ama hiç öyle kol kola olmadım. Beni sevmediler. Kaderim buydu. Askerler de sevmedi, AKP’liler de, CHP’liler de sevmiyorlar. O yüzden çok iyi geldi bana burada alkışlanmak. 20 yıldan beri ilk kez alkışlandım.
* Kürt sorunu Türkiye’nin bir numaralı sorunu. Bu sorunun çözülmesi için kim ne gerekiyorsa yapmalı, Türk Devleti kiminle görüşmesi gerekiyorsa görüşmelidir. Ama Kürt sorununu çözerken Kürtlerin de Türkleri de aşağılamaması gerek. Yoksa siz Kürt sorununu çözerken Türk gururunu kırarsanız ileride başka sorunlara yol açarsınız.
* Ben beyaz Türk dediğim gibi beyaz Kürt de diyebilirim. Kürt sorununun çözülmesini samimi olarak isteyen bir T.C. vatandaşıyım. Türk asıllıyım, Türküm. Kürtlerle ilgili bir sorunum yok ama Türkiye’nin bir Kürt sorunu var. Ben Türklüğümle iftihar ediyorum, bir Kürt de Kürtlüğüyle iftihar etsin.
* Öcalan’a sağlanan imkânları konuşacağımıza terörle mücadelenin cebimizden götürdüğü paraları konuşalım. Bu sorun çözülürken herkes kendi isteklerinden biraz vazgeçecek. Barışçı bir çözüm olacaksa herkesin bir adım atması gerek. Yoksa Öcalan beni de sinirlendiriyor.
* Referandum eğer gerçekten Türkiye’yi ileri demokrasiye götürecekse şimdi ellerinde bir fırsat var. İllegal telefon dinlemeler önlenecek mi? Ergenekon davasında yapılan haksızlıklar giderilecek mi? Basının üzerindeki baskılar kaldırılacak mı? HSYK’daki atamalarda gerçekten tarafsız davranılacak mı?
* Tarafsız bir yargı tam olarak inşa edilmediği sürece milletvekilliği dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karşıyım.
* Kemalist değilim. Sosyalist de değilim. Ama Atatürk’e ve ilkelerine gönülden bağlıyım. Son yıllarda insafsız saldırılar olması sebebiyle de son derece mutsuzum. Atatürk bunu hak etmiyor.
* İnanan herkese Umre’ye gitmesini tavsiye ediyorum.
* Dünyada geylerle ilgili benden çok yazan başka gazeteci yoktur. Bana iktidar yalakası bile desinler ama bunu demesinler. Gey değilim.
* Dünyada ciddi gazetelerin tirajları, ilanları düşüyor. Popüler gazeteler, bulvar gazeteleri yükseliyor. O yüzden magazini küçümsememek lazım.
* Bir gazeteyi eleştirmek çok kolay. Dua edin Türkiye’de para kazanan gazeteler olsun. Çünkü gazeteler para kazanmazsa biri bu parayı verir. Bu mafya olur, iktidar olur.
* 11 Eylül günü bu ülkede günde 25 kişi öldürülüyordu. Türkiye çok kıymetli evlatlarını yitirdi. Ben 12 Eylül sabahı askerin yönetime müdahale ettiğini duyunca “oh hayatım kurtuldu” dedim. Yalnız ben değil birçok kişi bunu söylemiştir. Ama ben bu olaydan 4 ay sonra Bülent Ecevit ile birlikte askeri rejime karşı Arayış dergisini çıkaran ekipte çalıştım. Ecevit bu dergi için 600 kişiye mektup yazmıştı ancak kimse gelmedi. Ve ben şimdi o 600 aydını Evren’i asalım diye gezerken gördükçe gülüyorum.”
* YÖK’e karşı değilim.
Özetin özeti: Özkök ile gençler arasında platonik bir aşk başladı. Sanki ileride birbirlerini daha bir sevecekler gibi...