Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çocukları özel okula ya da vakıf üniversitesine giden evlerde yangın var.

Yanan sadece cepleri değil yürekleri de yanıyor.

Velilerin yüzde 100’ü aşan boyutlara varan zamlı öğrenim ücretlerini ödemeleri zor hem de çok zor.

Peki, böylesine büyük rakamların telaffuz edildiği kolejlerde ya da paralı üniversitelerde öğretmen ve öğretim elemanlarına verilen ücretler ve maaşlara yapılan zamlar da aynı oranda mı?

Çok azı dışında bu konuda mutlu olanı görmek mümkün değil.

Öğretmen ve akademisyen evlerinde de tıpkı özel okul velilerinin evlerinde olduğu gibi şiddeti her geçen gün artan yangın söz konusu.

Haberin Devamı

Madalyonun öteki yüzüne baktığımızda, böylesine büyük zamlar yapan özel okul sahipleri ya da vakıfların ellerini ovuşturuyor olmaları gerekir ama çok azı dışında onlar da kan ağlıyor.

Bu zam oranlarıyla bile ayakta kalmalarının mümkün olmadığını ve sürekli kan kaybettiklerini iddia ediyorlar.

Maaşlar konusunda özel öğretim kurumlarında görev yapanlar devlette görev yapanlara göre sanki daha iyi gibiydi, şimdi onlar da “beterin de beteri” noktasına geldiler.

Seçim öncesinde hem iktidar hem muhalefet tarafından hemen her kesime mavi boncuk dağıtılıyor ama nedense eğitim gibi öğretmenlerimiz, akademisyenlerimiz ve özellikle de velilerimiz hiç kimsenin aklına gelmiyor.

Bu öğrenim ücretleriyle kendileri özel okulda ya da vakıf üniversitelerinde çocuk okutabilirler mi, öğretmenlerimizin ya da akademisyenlerimizin aldığı maaşla geçinebilirler mi?

Özel okul ve pahalı üniversite sahipleri de ne olur kendi 20-25 yıl önceki hallerini hatırlasınlar.

Böylesi öğretim ücretlerine karşı tavırları ne olurdu? Daha da önemlisi, bu yükün altından kalkabilirler miydi?

Özellikle okulların veli, öğrenci ve öğretmen profili böylesine değişir miydi?

Ne olur artık bu konuda empati yapsınlar ve çözüm üretsinler. Mağdur olan sadece velilerimiz, öğretmenlerimiz ve akademisyenlerimiz değil ülkemizin geleceğidir.

Gelecek için!..

Onlar geleceğin mimarı. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini onlar inşa ediyor.

Görev ve sorumlulukları hiçbir meslekle kıyaslanamayacak kadar çok önemli.

Haberin Devamı

Yaşamları boyunca çocuklarımızın karşısına çıkacak en büyük şans, mesleğine âşık, donanımlı ve mutlu bir öğretmen.

Ve bu şansı her çocuğumuza tanımak zorundayız.

Evinin geçimini sağlayamayan bir öğretmen ne kadar istese de sınıfa yüzü gülerek giremez. Girse de nereye kadar?

Ay sonunu zor getiren bir bilim insanı, hayalleri ne kadar büyük olursa olsun, moral ve motivasyon açısından derin yaralar alır.

İşinin hakkını vererek yapan ve kamusal sorumluluğu olan her meslek mensubu gibi öğretmenlerimizin de ekonomik sorunu olmamalı.

Bu konuda ülkemizin ikinci 100 yılını yönetmeye aday olanların ne düşündüklerini artık öğrenmek istiyoruz.

Bilim insanlarımız

Eğer bir bilim toplumu olmak istiyorsak ki mutlaka olmalıyız, işte o zaman şapkamızı önümüze koyup düşünme zamanı, geldi de geçiyor.

Bunu şimdi değil de ne zaman yapacağız?..

Bilim insanlarını onore etmeden, sorunlarını çözmeden, onlara inanmadan bilim toplumu olmak mümkün değil.

Cumhuriyet tarihi boyunca hem devlet hem de veliler olarak eğitime artan bir şekilde kaynak ayırdık ama yetmiyor, yetmiyor, yetmiyor ve hem daha fazlası hem de ayrılan kaynakların daha verimli bir şekilde kullanılması gerekiyor.

Haberin Devamı

Mucizeye gerek yok, hocalarımızın yüzünü güldürebilirsek, bu mutluluk halesi zincirleme olarak başta öğrenciler olmak üzere toplumun diğer tüm kesimlerine de yayılır.

İlle de bir fedakârlık yapmamız gerekiyorsa, hocalar için, bilim ve teknoloji için buna değer.

Neden mi?

Bilim olmadan kalkınamayız, kalkınsak da kalıcı olmaz da o yüzden!

Özetin özeti: Geçmişte sizler de öğrenciydiniz, veliydiniz, öğretmendiniz, gelecekte torunlarınız da öğrenci, veli ve öğretmen olacak! Ne ekerseniz onu biçersiniz!..