Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Radyolar da olmasa İstanbul'un yol çilesi işkenceye dönüşür. Sabah işe gelirken, akşam eve dönerken bir başka oluyor radyo dinlemek. Artık neredeyse bütün büyük televizyon kanallarının da bir radyosu var. Ana haber bültenlerini kaçırdım, kaçıracağım endişesi de böylece yok oldu. Ekran başındaki kadar olmasa da Ali Kırca ile haber keyfini direksiyon başında da doyasıya yaşıyorsunuz...
Radyoların sabah haber kuşakları da birbirinden renkli. Gazete başlıklarından, dünya başkentlerine bağlıntılara kadar ne ararsanız var. Gazete haberlerini yorumlu isteyenler için başta Fatih Altaylı olmak üzere pek çok seçenek var. Sadece başlıklar bana yeter, yorumunu kendim yaparım diyorsanız İstanbul FM sizi fazlasıyla menun edecektir. Haberin perde arkası ve sonrasını merak ediyorsanız o zaman Best FM'de Altan Aşar, Radyo Foreks'te Özay Şendir ve diğer kanalların arayışı içine girebilirsiniz...

Radyolarda her saat, her dakika birbirinden güzel programlar var. Yaratıcılık ve üretkenlik konusunda televizyonlardan fersah fersah ilerideler.İlk yılların acemiliklerini de çoktan üzerlerinden attılar. Abuk subuk olanlar yok mu? Sayıları giderek azalsa da sörf yaparken hala karşınıza çıkıyorlar. Ama önemli olan genel kalitenin giderek yükselmesi...
Cuma akşamlarının keyfi ise bir başka oluyor. Jale, müziği ve sohbetleriyle her seferinde alıp götürüyor sizi bir yerlere. Dünden bugüne yüzlerce şarkı var reperatuvarında. Yüreğinizde, kulağınızda derin izler bırakan şarkılardan birini istiyorsunuz anında söylüyor. Arada anımsayamadığı bir şarkı olsa bile, bir sonraki hafta ne yapıp ediyor ve o pırıl pırıl sesiyle özlemini duyduğunuz şarkıyı size dinletiyor. Sohbetleri öyle vıcık vıcık değil. Sımsıcak. Dinleyici kervanına katılanlar, aradığı farklı sesi, farklı yorumu bulmanın coşkusuyla bir daha bırakamıyor kendini...(İstanbul FM 18.30 /20.00)

Milyonlarca gencin, on binlerce öğretim elemanın ve Türkiye'nin yüzakı kurumları olması gereken üniversitelerin gözü kulağı Ankara'da. Üniversite adayları sınav sistemi değişsin, üniversite öğrencileri eğitimin kalitesi yükselsin, hocalar da üniversitelere ayrılan kaynaklar daha fazla artırılsın diye YÖK'ün yeniden yapılanmasını bekliyor. Çünkü mevcut YÖK, mevcut durumun daha da kötüleşmesini beklemekten başka bir şey yapamaz hale geldi...
Yeni üyeler atanırken, örneğin Üniversitelerarası Kurul yeni üye seçerken Anadolu üniversitelerinin sorunlarına da sahip çıkacak isimler seçemez mi? Bakanlar Kurulu da gençlerin hislerine tercüman olacak, onların haklarını koruyacak bir üye atayamaz mı?..
Aslında yapılacak o kadar çok şey var ki. Ah bir de koltuğunu değil de üniversiteleri, gençleri, bilimi, hocaları, ülkeyi ve geleceği düşünen birilerini bulabilsek!..