Daha önce yaşanan felaketlerden hiçbir ders almadığımız kesin. Bakalım bu kez alacak mıyız? Politikacılarımız kasaba politikacıları olmanın ötesine geçebilecekler mi? Bilim adamlarımız bildiklerini iş işten geçtikten sonra değil de daha önceden yüreklice ortaya koyacaklar mı? Hep birlikte göreceğiz.
Önümüzdeki günlerde atılacak adımlar bu açıdan çok önemli.
Depremden zarar gören bölgelerin yeniden imarı konusunda üstün yetkilerle donanık bir icra komitesinin kurulacağından söz ediliyor. Bakalım kimler atanacak? Yine seçim kaybeden politikacılar, kafasından çok çenesini çalıştıran bilim adamları ve kapkaççı mütahitler mi, yoksa hantal devlet düzenin kalıplarını kırıp modern Türkiye'nin temellerini atacak yürekli öncüler mi olacak hep birlikte göreceğiz.
Ortada dolaşan isimlere bakıldığında, meydanın yine şovmenlere kalacağı kuşkusu hakim. Umarım yanılan bizler oluruz. Devleti yönetenlerin hiç olmazsa bu defa hata yapmamalarını gönülden diliyoruz...
Diğer alanlardaki kargaşa bir yana bilimsel alanda da tam bir kaos hakim. Bu alanda çok değerli bilim adamlarımız var. Ama onların sesi çıkmıyor. Meydan birbirlerini şovmenlikle suçlayanlara kaldı. Ne Başbakanlık ne de YÖK, bu alandaki bilimsel birikimi tek merkezde toplamıyor. Her üniversite kendi emeğini, birikimini, teknik olanaklarını farklı yönlerde kullanıyor. Hangi üniversiteyle görüşseniz bu alanda en iyi kendileri...
Bir rektörün dile getirdikleri çok ilginç: Bütün yarış, bu yönde yapılacak yatırımlar ve hazırlanacak bilirkişi raporlarından pay kapmak için!..
Politikacının, müteahhitin fırsatçısı olur da bilim adamının olmaz mı? Umarız gelecek için atılan adımlarda bu konuya da özellikle dikkat edilir. Son günlerde çok öne çıkan bir profesör için kendi rektörü "Bırakın o şovmeni, bu işlerden anlamaz" diyor. Artık gerisini siz düşünün...
Türkiye'nin ulusal bilim politikaları üzerinde fazlasıyla tartışma yapıldı ama ortada somut bir şey var mı diye sorsanız, her konuda olduğu gibi yine kırk kafadan bir ses çıkar. Nasıl ki imar konusunda yasal düzenlemelere gidiliyorsa, bilim politakalırının oluşturulması, gerektiğinde birikimlerin tek elde toplanması ve kaynakların israf edilmemesi konusunda da yasal düzenlemeye gidilmesinde sonsuz yarar var.
Şu anda öne çıkan dört kurum var. Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, TÜBİTAK. Hepsi de güzide bilim yuvalarımız. Hepsinde de çok değerli bilim adamlarımız var. Hepsi de şu anda deprem bölgelerinde çok yoğun çalışma içerisindeler. Ama emin olun hiçbirinin de diğerlerinin yaptıklarından haberi yok.
Özetin özeti: Türkiye'nin artık tahammül gücü kalmadı. Bundan böyle yapılacak her hatanın faturası çok ağır olacaktır. İlgililere duyurulur!!!
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr