Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

İSTANBUL ve Anadolu Üniversitesi'nde pazartesi günü rektörlük seçimi yapılacak. Son dakika gelişmeleri, vaat trafiğinin iyice yoğunlaştığını ortaya koyuyor. Gelişmeler, üniversiteyi en iyi şekilde yönetecek kişilerin değil, profesyonel kulisçilerin iş başına geleceği yönünde. Tıpkı daha önce olduğu gibi.
Geriye dönüp bakıldığında, bu yöntemle gelen rektörlerin hiç de başarılı olamadıkları dikkati çekiyor. Örneğin İstanbul Üniversitesi'ni ele alalım. Öğrenci ve çalışan sayısı 100 binden fazla. Döner sermaye gelirleriyle birlikte bütçesi 50 trilyon lirayı geçiyor. Böylesine dev bir kurumu yönetmek, müthiş bir yöneticilik tecrübesi, yeteneği ve güçlü bir kadro gerektirir. Oysa, kampanyaya bakıyoruz. Ortada rektör adaylarından başka kimse yok. Trilyonları kim yönetecek, akadamik işlerle kim ilgilenecek, idari ve sosyal yapılanmayı kim gerçekleştirecek? Hiç belli değil. Üstelik adayların biri dışında öylesine uzun süreli yöneticilik tecrübesi olan da yok.
Kararı hocalar verecek. Ama mecut seçim sistemi tam bir komedi. Muhtemelen oyların yüzde 25, 30'unu alan, rektör olacak. Yani yüzde 70'in onaylamadığı biri, koltuğa oturacak. Böyle saçmalık olur mu? Olur. Başbakan oluyor da, niye rektör olmasın!!!
Üniversiteler ülkelerin beyni ve lokomotifidir. Çağdaşlaşma önce oradan başlar. Ama bizde tam tersi oluyor. Ülkeye, politikacılara örnek olacaklarına, tam tersini yapıyorlar. Bu yüzden de yıprandıkça, yıpranıyorlar.
ABD, Kanada, İngiltere, İsrail ve Hollanda'da rektörler seçimle değil, atamayla geliyor. Yani şimdi onlarda demokrasi yok, bizde mi var? Atama yaparken tek kıstasları, o güne kadar yaptıkları ve seçildikten sonra yapacaklarıyla, üniversiteye en fazla katkıda bulunacak olması. Bizde ise en son düşünülen konu bu!
Öyle ya da böyle pazartesi günü seçim yapılacak. Eskişehir ve İstanbul'daki öğretim üyelerine, lütfen kişisel hesapları bir kenara bırakarak, üniversitenin geleceği için oy verin diyoruz. İtibar erozyonuna uğramış bir üniversitenin hocası olma mutsuzluğunu yaşatmayın kendinize...

Yüz binlerce öğrenci, gecesini gündüzüne katıp, daha iyi bir gelecek için Anadolu liseleri ve üniversiteye girmeye çalışırken, nüfuzlu kişilerin sahte rapor ve belgelerle, Türkiye'nin en iyi okullarına nakil ya da ek kontenjanla girmesi, resmen sahtekarlıktır. Bunu yapanlar arasında Milli Eğitim eski Bakanı Mehmet Sağlam gibi bu işi önlemesi gerekenlerin de bulunması utanç vericidir. Bu yıl İstanbul'da 605, Ankara'da 962 öğrenci nakille gelmiş. Neredeyse toplam kontenjanın yarısı kadar!..
Sınavlardan nakillere, sınıf geçmeden boş derslere kadar mağdur olan hep öğrenciler. Ama hala devleti yönetenlerden ya da yönetmeye talip olanlardan bir tek kişi çıkıp da onların hakkını savunmuyor. Müfettişler, yargıçlar, muhalefettekiler hesap sormuyor. Sizce neden?..



Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr