Dün
Baba'nın memleketindeydim.
Süleyman Demirel Üniversitesi'nde "ğrencilerle bugüne ve geleceğe yönelik sahbet ettik.
S. Demirel Üniversitesi 1992'de kuruldu. Her ne kadar 30 yıllık akademi geçmişi bulunsa da, gerçek kimliğine yeni yeni kavuşuyor.
Isparta ve
Burdur merkezle, ilçelerindeki 12 fakülte, 13 yüksekokul ve 3 enstitüde 27 bin "ğrencisi var. Anadolu'daki pek çok üniversite gibi
S. Demirel Üniversitesi de gelecek için umut veriyor. Hala bir şantiye görünümündeki merkez kampus, fazla değil 5 yıl sonra, sadece Türkiye'nin değil, bölgenin en gözde kampuslarından biri haline gelirse, hiç şaşırmamak gerekir.
Üniversite, her ne kadar
Baba'nın adını taşıyorsa da, devlet katında diğer üniversitelerden farklı bir destek görmüş değil. Hele hele İTÜ ile kıyaslandığında,
"neden"le başlayan pek çok soru akla geliyor. Üniversiteyi iddialı konuma getiren asıl ivme, üç yıl önce göreve atanan yeni rektör
Lütfü Çakmakçı ile başlamış. Eski bir YÖK üyesi olan Hoca, kendini memleketi
Isparta'ya adamış. YÖK deneyimi ile hem idari hem de akademik güçlü bir kadro kurmuş. Günde ortalama 15 saat çalışıyorlar. Attıkları her temel, açtıkları her yeni bina onlar için yeni bir heyecan.
Koptagel İlgün'ün dekanlığa atanması ile tıpta oldukça iddialı konuma gelmişler. Dış kredilerle Alarko'ya yaptırılan 400 yataklı uygulama hastanesi için 38 milyon dolar harcanacak. Türkiye'nin en donanımlı hastanelerinde ne varsa, eksiği değil, fazlası olacak diyorlar. Ayrıca
Baba'dan daha vefakar davranan
Şevket Demirel'in 8 trilyon lira harcayarak yaptırdığı
Kardiyoloji Enstitüsü ise Türkiye'nin en gözde kalp ve damar merkezlerinden biri olmaya aday...
Rektör, ziraat kökenli gıda mühendisi olunca tıbbın dışındaki alanlar da yatırımlardan aslan payı almış. Kütüphanesi, atelyeleri, laboratuvarları, spor alanları, kreşi ve diğer sosyal tesisleri parmak ısırtıyor. Bu arada pek çok ilke imza atılmış. Örneğin, döner sermaye gelirlerini ipotek ettirerek ilk kez dış destekli kredi ile hastane yatırımına girmişler. Türkiye'nin ilk
Dana Bankası da ziraat fakültesi bünyesinde yine burada kurulmuş...
Öğrencilerin sadece yüzde 9'u Ispartalı, kalanı ise diğer kentlerden. İstanbul, Ankara ve İzmir'den gelenler bir hayli fazla. Önceleri Isparta'dan biraz sıkılmışlar, ama şimdi aktiviteler arttıkça mutlu olmaya başlamışlar. Hepsi pırıl pırıl. Daha iyi eğitim, daha iyi gelecek ve daha iyi bir Türkiye için olağandan çok daha fazla gayretliler. Ancak, ne kadar memnun olsalar da, en popüler üniversitelerin "ğrencileri gibi akılları başka üniversitelerde. Anadolu'daki üniversiteleri gezdikçe moralim yükseliyor. Eğer hızlarını kesen olmazsa, 2000'li yıllarda Türkiye'nin en büyük kozu onlar olacak. Tek kusurları, yine tıpkı diğer üniversiteler gibi kendilerini iyi anlatamamaları. Oysa buna öylesine ihtiyaçları var ki!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr