Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Heykeltıraş Mehmet Aksoy’un Kars sınırında yükselen “İnsanlık Anıtı“nın Başbakan Erdoğan tarafından “ucube“ye benzetilmesi, sanatta özgürlük tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar fakültesinde dün söyleşimiz vardı. Çok önceden kararlaştırmıştık. Eğitimde sanatın yerini ve önemini tartışacaktık ama heykel tartışması hepsinin önüne geçti.
Öğrencisinden öğretim üyesine bir sanat eserinin “ucube“ye benzetilmesine hiç kimse sıcak bakmıyor. Ayrıca Mehmet Aksoy’un çok önemli bir sanatçı olduğu konusunda da kuşku yok diyorlar. Altını özellikle çizdikleri bir başka konu ise “İnsanlık Anıtı“nın yeterince anlaşılamamış olması. Eğer Sayın Başbakan’a heykelin vermek istediği mesaj iyi anlatılsaydı, kesinlikle bu sözcüğü kullanmazdı noktasında birleşiyorlar.
İnsanlık Anıtı’na yönelik ortak görüşleri şu yönde: “Aksoy’un eseri kesinlikle ucube değildir. Anlatmak istediği bir mesajı vardır. Anıtın devasa bir formda düşünülmesinin nedeni Ermenistan’dan bile görünmesini sağlamaktır. Heykelin temelinde yer alan gözün içinden devamlı akıtılan su ise akan gözyaşlarını ve çekilen ıstırabı yansıtmaktadır. Ortadan ayrılmış iki insan figürü de kan davalarının, düşmanlıkların insanları nasıl ikiye böldüğünü simgelemektedir. Heykel henüz bitmemiştir. Mehmet Aksoy’un sanat görüşünü yansıtmaktadır. Kesinlikle sıradan bir taş yığını değildir...”

100 yıl önce de tartışıldı
Peki sanatta “ucube“ tartışması ilk kez mi yaşanıyor. Ülkemizde biraz geçmişe gidersek onlarca örneğini bulabiliriz. Ama dünya genelinde bu konudaki asıl büyük tartışmanın 100 yıl önce yaşandığı anlatıldı. İşte sanatçı hocaların bu yöndeki görüşleri:
“Picasso’nun Avignon’lu Kadınlar tablosu 1905’te yayınlandığında aynı eleştiriler ona da yapıldı. Bu resimdeki kadınların suratları yamuk yumuktur. Ucubeye benzetilir. Alışılmış sanat geleneğini yıkar. Ama Kübizm gibi çok önemli bir sanat akımının öncüsü olmuştur. O resim kendi başına devrimci ve tabuları yıkıcı bir eserdir. Mehmet Aksoy’un eserlerini ve tepkileri de bu çerçevede değerlendirmek gerekir...”
Hocaların görüşleri böyle de öğrencilerinki farklı mı? Onlar daha katı ve acımasız. Zaten buruklar. Hem öğrenci hem de geleceğin sanatçıları olarak. Keşke onları her iki kimlikleriyle de daha çok dinleyebilsek, seslerine daha fazla kulak verebilsek. Ama ürküyorlar, korkuyorlar. Bırakın sanatı, en temel haklarını bile dile getirmekten çekiniyorlar. Ya başımız belaya girerse endişesi yaşıyorlar!..

En büyük sorun iletişimsizlik
“Ucube“ sözüne takılıp, Başbakan Erdoğan‘ı sanat düşmanı ilan etmek işin en kolayı. Alışılmadık farklı eserler gördüğümüzde, bir an için de olsa, bizler de benzer tepkiler vermiyor muyuz?
Köklü bir sanat eğitimi alsaydık, tüm farklılıkları görebilseydik, neyin neyi ifade ettiğini iyice anlayabilseydik, tavrımız yine aynı olur muydu?
Elbette olmazdı. Zamanla olmayacak da...
Başbakan Erdoğan, “ucube” benzetmesini daha önce de dershaneler ve SBS, ÖSS benzeri sınavlar için de kullanmış ve kurtarın çocuklarımızı bu ucubelerden demişti.
Peki değişen ne oldu?
Sınavlar da, dershaneler de olduğu gibi duruyorlar. Eminim ki İnsanlık Anıtı da yerli yerinde kalmaya devam edecektir.
Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarının da hoşuna giden daha farklı heykeller yapılamaz mı? Elbette yapılır. Kars’ta dağdan, tepeden çok ne var ki?
Keşke sadece dağlar, tepeler değil kentlerimizin her caddesi, her sokağı sanat eserleriyle donansa fena mı olur? Hem de envai çeşidiyle...
Özetin özeti: Tartışa tartışa her şeyi öylesine hızlı tükettik ki sıra sanata geldi. Umarız çok daha farklı boyutlara taşınmaz!..