Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

30 Mart’ın, bugüne kadar, çok farklı analizleri gerçekleşti. Ve büyük bir çoğunluğu siyasetendi. Peki bir iletişimci ve stratejist gözüyle bakıldığında, nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?
İşte bu hafta Genç Bakış’ta bu farklılığı yakalamaya çalıştık.
Özyeğin Üniversitesi’nde gerçekleşen programda, düne ve geleceğe yönelik çok çarpıcı tespit ve öneriler ortaya kondu. Hemen herkesin merak ettiği konulara açıklık getirildi.
İşte programdan önemli satır başları:

AKP oy kaybetti!
Prof. Dr. Ümit Özdağ - 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı
- Seçim süreci tümüyle YSK’da kalmalı. İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı bu sürece dahil olmamalı.
- Başbakan da dahil herkes AKP oylarında daha büyük bir düşüş bekliyordu. Anketlerde kararsızlar dağıtılmadan AKP yüzde 36 çıkıyordu. Kararsızlar dağıtılınca yüzde 42-43’e kadar yükseliyordu.
- AKP 2011 seçimlerine göre oransal olarak oy kaybetse de, sandıktan birinci parti olarak çıkmak elbette başarıdır. Ama bu AKP’nin değil Başbakan Erdoğan’ın kişisel başarısıdır.
Kim kimi destekledi?
- Seçimlerde CHP ve MHP’nin birbirini desteklediği yerler var. Ama bu genel merkezlerin yönlendirmesiyle değil seçmenin kendi iradesi. Bu noktada genel merkezler genellikle siz kendi partinize oy verin çizgisinde duruyor.
- 10 sene sonra, AKP olmayacak ama MHP yine olacak. Çünkü AKP bir lider partisi, aynı Anavatan Partisi ve DSP gibi. Ama MHP bir fikir partisi.
- Meclis Başkanı yargı bağımsızlığı ile ilgili 138. Madde askıya alındı diyor. Genelkurmay Başkanı’nı içeri alan savcılar, polisler AKP’lilerin yakınlarını içeri alacak kadar güçlü değil. Bu hukuk devletinin bittiği noktadır.

Sandık kime ne mesaj verdi


Neden Çankaya?
- Türkiye’de başbakanlar anayasanın ve yasaların verdiği yetkiler bakımından Amerikan Başkanı’ndan daha güçlüdür.
- Erdoğan iyi bir cumhurbaşkanı olamaz çünkü toplumu bölerek siyaset yapıyor. Yüzde 45 oy almak bir başarı ama yüzde 55 bu benim başbakanım değil diyorsa bu tehlikeli. Yüzde 45’i millet kabul edip, yüzde 55’i millet kabul etmezseniz.
- Erdoğan yargılanmaktan kaçmak için cumhurbaşkanı olmak istiyor denir.
- İktidarın çok etkili bir propaganda mekanizması var. Propagandayı seçimden önce 2-3 aya oturtmuyor. Bir seçimden diğerine kadar 4-5 sene çalışıyor.

AKP çok değişti!
Ali Saydam - İletişim Duayeni
- Özellikle Akdeniz ülkelerinde liderlik çok önem taşıyor.
- Atatürk, Menderes, Özal ve şimdi Erdoğan. Türkiye’de başka bir lider çıkmadı. Muhalefetin problemi böyle bir liderliği geliştirememiş olması.
- Ak Parti’yi 2002’de iktidara getiren duble yollar, köprüler gibi hizmet vaatleri değil maneviyattı. Ama ne yazık ki zaman içinde bu konudaki ağırlığını kaybetti. Yol, köprü vs. altyapı hizmetlerine döndü ama kültür sanat, bireysel özgürlükler gibi hayatın üst yapı meselelerinde belli bir zaafa uğradığını düşünüyorum.
- MHP bir anti partiydi. Komünizm tehlikesine karşı memleketi koruma fıtratının temelini oluşturuyordu. Dünyada komünizm tehlikesi bitince, düşman ortadan kalkınca MHP’nin fıtratında bir değişiklik getirmesi gerekiyordu. Buna rağmen, MHP’nin bu seçimde aldığı oy oranı çok iyidir.

Muhalefetin problemi?
- Muhalefette hem liderlik problemi var hem de büyük fikir eksik. ‘AK Parti’ye oy vermeyin bize verin’ dendiğinde neden size oy verelim sorusunun net bir cevabı yok.
- CHP ve AK Parti’nin gençlerle ilgili stratejisi nedir merak ediyorum.
-Üç dönem kuralını değiştirirse AK Parti’ye olan güven kesin olarak azalır. Başbakan bundan dönecek bir lider tablosu çizmiyor. Dönerse öyle bir düş kırıklığı yaratır ki, zor toparlarlar.
- Siyaset kazanmak için, iktidar olmak için yapılır. Oyları artırmak, bir hedef değil araçtır.

Gerilim politikası!
- Bütün ölçümlemelerde TSK ve Cumhurbaşkanlığı en güvenilir kurumlar çıkıyor. En dipte de milletvekilleri, medya filan var. Sayın Abdullah Gül’ün çok yüksek bir reytingi, kamuoyunda devlet adamı olarak iyi bir puanı var. Onu bir kukla cumhurbaşkanı olduğunu ima eden tespitleri iki kez düşünmek gerek. Bazı durumlarda çok ciddi müdahalesi de var.
- Tayyip Erdoğan yakınlarının, çevresindekilerin çizdiği yönde yürümüyor. Mesela Gezi döneminde Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Arınç daha uzlaşmacı, daha yumuşak bir politika izlenmesini önerdiler ama Başbakan çok sert bir politika izledi. 17 Aralık süreci 25 Mart söylentileri sırasında da kendisine birçok insan itidal tavsiye etti ama o tam tersini yaptı. Zaten liderler, vasat ve ortalama aklın peşinden gitmeyenlerdir. Cesurdurlar, ezber bozarlar.
Özetin özeti: Görünen o ki 30 Mart, sadece muhalefet içinde değil, iktidar partisi içinde de deprem yaratacak.