Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fransa’nın ve özellikle de Sarkozy’nin son günlerdeki saçma sapan tavrı, yediden yetmişe hepimizi çileden çıkartmaya yetti de arttı. Belki de onun istediği buydu. Kızdırıp, ondan sonra da bakın işte Türkler böyle haşin bir millet demek için fırsat kolluyor olabilir. İşte ona bu fırsatı vermemeliyiz.
Her türlü tepkiyi sonuna kadar gösterelim ama kesinlikle ve kesinlikle, ellerini ovuşturacağı bir noktaya gelmeyelim.
Her şerde bir hayır vardır derler. Bu olaya da belki böyle yaklaşmalıyız.
Biz yetişkinler, özellikle de siyasetçiler, yangına körükle giderken, gelişmelere faklı açıdan bakanlar da var. Özellikle de gençler. Geçtiğimiz hafta Genç Bakış’ta bu konuyu tartıştık, bu hafta yine bu konuyu ele alacağız. Çünkü gençlerimizin bu dayatmalar karşısındaki en büyük gücü, yakın tarihimize yönelik bilgi ve donanımları olmalıdır.

Farklı bir bakış!
Sarkozy’ye hemen herkes hakaret yağdırırken, bir üniversite öğrencisinden çarpıcı bir mail geldi. Açıktan açığa Sarkozy’ye teşekkür ediyor. Neden mi? İşte gerekçesi: “Ben Sarkozy’nin bu tutumunu çok sevdim. Keşke her sene bir lider çıkıp, siz şu konuda da haksızsınız dese.
Bugüne kadar hiç sönmeyen Ermeni ateşi, Sarkozy’nin bu yasa tasarısıyla birden alevlendi. Tarihçilerimiz bu konu üzerinde çalıştılar, 3000 kitap yayımlandı. Ama karşı taraf, yani Ermeni ve Ermeni yanlıları 33 bin 500 kitap yayımladı. Ermeni meselesinin soykırım olduğunu iddia eden ama iddiadan öteye gidemeyen, hem de birçok liderin, devlet başkanının imzasını bulunduran kitaplar...
Tembeliz hem de çok tembeliz.
Öğrenimime, 2.dönem Erasmus programıyla Avrupa’da devam edeceğim.
Bana birisi Ermeni meselesini sorduğunda, kesinlikle, siz de şunu yaptınız demeyeceğim.
Ülkemi savunacağım, savunmak zorundayım. Bu benim vatani görevim diye düşünüyorum.
Size sorum şu olacak:
Daha ne zamana kadar böyle devam edeceğiz?
Tarihimizi araştırmamız için illa ki birileri bizi aşağılamalı mı?
Nerden geldiğimizi, nerelerden geçtiğimizi bilmemiz için ille de birileri bizi kızdırmalı mı?
Devletin önde gelenleri ya da tarihçilerimiz, bu gençliğin öğrenme fitilini niye ateşleyemiyor?
Neden bizlerin önüne binlerce kitap koyamıyor?
Bu kadar zor mu?..”

Şimdi ne yapacağız?
Fransa ile ipler koptu. Peki, yarın başka ülkeler de benzer kararlar alsa, onlarda mı ipleri koparacağız? Ve bu ip koparma işi nereye kadar devam edecek?
Üstelik yüzde 100 haklı olduğumuz bir konuda...
Gençler bu konuda haklı. Yakın tarihimizi çok daha iyi öğrenmeliyiz. Gerekiyorsa bu konu özel olarak ele alınmalı ve hem öğretim kurumlarında hem de televizyonlarda uzun uzadıya tüm yönleriyle anlatılmalıdır.
Binlerce, hatta on binlerce belgesel yayınlanmalı, ortaya atılan tüm iddialar bir bir çürütülmelidir.
Siz önce kendi tarihinize bakın demek, tencere dibin kara, seninki benden kara yönündeki polemikler, haklılığımıza gölge düşürmenin ötesinde bir işe yaramaz.
Onca dizi yapılıyor. Keşke birkaçı da, 1910’lu yılları anlatsa. Hem de belgelere dayanarak. Kim, kime ne yapmış her şey ayna gibi ortaya konsa.
Binlerce yıl, kardeşçe birlikte yaşayan toplumların birbirine nasıl düşürüldüğü, nasıl kırdırıldığı, nasıl bir tezgâhın içine çekildiği tüm yönleriyle ortaya konsa fena mı olur?
Onlar bunu, tersyüz ederek zaten yapıyor. Yapmayan biziz. Onlar yanlı ve abartılı yapıyorsa, biz doğrusunu yapalım. Yapmaya devam edelim.
Yunanistan’daki ders kitaplarında yıllarca, bize yönelik çok ağır ifadeler yer aldı. Bizse hiçbir zaman onlara, onların bize baktığı gözle bakmadık. Tamam, kara propagandaya sonuna kadar hayır ama ne olur artık tarihe şaşı bakmamayı da öğrenelim ve bunu çocuklarımıza, gençlerimize de öğretelim.

Gelecek planları?
Soykırımı inkâr yasası ve benzerleri, görünen o ki Fransa ile sınırlı kalmayacak. Benzer yasaların, yakında diğer Avrupa ülkelerinde de gündeme geleceği söyleniyor. Peki, bu süreçte biz ne yapacağız? Asıl önemli olan o.
Fransa için bile hâlâ her şey bitmiş değil. Milletvekillerinin yüzde 90’ı oylamaya katılmadı. Senato’daki oylamaya kızarak, kızdırarak değil de ikna ederek gidersek sanki çok daha akıllıca davranmış oluruz.
Atalarımız, öfkeyle kalkan zararla oturur diye boşuna dememişler!..
Özetin özeti: Türkiye bu krizden öfkeyle değil aklıyla çıkmalıdır...